hukuka aykırı deliller

CEZA MUHAKEMESİNDE HUKUKA AYKIRI DELİLLER

Delil Nedir? Hukuka Aykırı Deliller Nelerdir?

Bir hukuki ilişkisinin ya da fiili durumun aslının ortaya koyulabilmesi için ; iddiaları ya da savunmaları kanıtlanması için ileri sürülen ispat araçlarına delil denir. Duyu organları ile algılanan, dava ile ilgili, mantıklı ve yararlı olması gerekir. Bir delilin mahkemeye sunulabilmesi veya hükme esas alınabilmesi için şu dört şart bir arada bulunmalıdır:

  1. Duruşmaya getirilip huzurda tartışılmış olması,
  2. Hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması,
  3. Delil yasağı kapsamında bulunmaması,
  4. Delil değerlendirme yasağı kapsamında bulunmaması.

İşte, hukuka uygun şekilde elde edilmemiş deliller hukuka aykırı delillerdir.

Ceza muhakemesinin temel amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bu sebeple bizim ceza muhakemesi hukukumuzda geçerli olan delil sistemi delil serbestisi sistemidir. Sunulan delillerin takdirinde hakimin kanaat serbestliği olduğu için de vicdani delil sistemi denmektedir. Bu hakimin keyfi bir şekilde hareket edebileceği anlamına gelmemektedir. Hakim her zaman hukukun emredici kurallarıyla bağlıdır.

Ceza muhakemesi hukukunda delil serbestisi sistemi geçerli olsa da bu ; hiçbir kıstas olmaksızın her delilin ispat aracı amacıyla kullanılabilmesi anlamına gelmemektedir. Yukarıda sayılan dört şartı taşımayan bir bulgunun delil olarak kullanılamayacağını da belirtmiştik. bu şekildeki delillerin kullanılamayacağını belirten yasak ise Anayasa’nın 38/6 hükmünde ortaya koyulmuştur.

Şöyle ki: “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.” Bu norma paralel olarak Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 206/2-a .maddesi “Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur: Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse” ve 217. maddesi hükmü de “Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” demek suretiyle ceza muhakemesinde hukuka aykırı delilleri yasaklamıştır. Medeni muhakemede ceza muhakemesine kıyasla daha fazla kural olmakla birlikte ; ceza muhakemesinde bu dört kriter deliller için aranan öncelikli şarttır.

Delil Serbestisi Ve Vicdani Delil Sistemi

Ceza muhakemesi hukukunda geçerli olan delil serbestisinin tamamıyla bir serbestlik tanımak amacında olmadığını belirttik. Söz konusu delillerin elde ediliş usulüne yönelik kanuni sınırlamalar mevcuttur. Delil serbestisi sistemi tüm bu kuralları ortadan kaldırır nitelikte değildir. Örneğin arama kararının verilmesi kanunla belirli prosedürlere bağlanmıştır. Bu prosedürlere uyulmaması halinde ise arama sonucunda elde edilen deliller hukuka aykırı statüsünde olacaktır.

Ancak Yargıtay’ın bu konuda ikili bir yaklaşım sergilediği görülmektedir. Basit usul hataları söz konusu olduğunda delilin hukuka aykırı olarak değerlendirilmesini ; ağır bir yaptırım olarak kabul ettiği kararları mevcutsa da hukuka aykırılık net bir kavramdır. Basit ya da değil, herhangi bir kanuna aykırılığın bulunduğu ; o delilin hukuka aykırı olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

İlgili yazılarımız ;

Hukuka Aykırı Deliller Konusunda Yargıtay’ın Tutumu

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bir itirazında gerekçe olarak şu argümanı sunmuştur:

Bu nedenle, sırf arama sırasında şekle ilişkin bir koşulun ihlal edilmesine dayanılarak aramanın hukuka aykırı sayılamayacağı ve ele geçen delillerin ‘hukuka aykırı biçimde elde edilmiş delil’ olarak nitelenemeyeceğinin kabulü gerekmektedir… Her şekle aykırılığın aynı zamanda bir hak ihlaline de yol açacağı şeklindeki bir kabul isabetli olmayacağından, olayımızda olduğu gibi ‘Cumhuriyet Savcısı, iki ihtiyar heyeti üyesi veya iki komşu’ bulunmadan yapılan bir aramada, CMK’nın 119. maddesine şekli bir aykırılık söz konusu ise de, sanığının herhangi bir hak ihlali iddiasında bulunmadığı,

kaldı ki olay yerinde bulunan ve haklarında bir işlem yapılmayan tanıklar …, …ve … huzurunda yapılan aramada herhangi bir hakkın ihlal edildiği söylenemeyecektir. Usulüne göre alınmış arama kararına istinaden, herhangi bir hak ihlaline neden olunmadan yapılan arama sonunda ele geçen delillerin ; sadece arama sırasında bulunması gereken kişilerin orada bulundurulmaması suretiyle şekle aykırı hareket edildiğinden bahisle ; ‘hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil’ sayılmaları ve mahkûmiyet hükmüne dayanak teşkil etmemeleri kabul edilemez. bulunduğundan ; aksi yöndeki kabule dayalı Yüksek Daire kararına itiraz etmek gerektiği” şeklinde itirazda bulunmasına rağmen;

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1146 E., 2020/68 K.

5271 sayılı CMK‘nın 119/4. maddesinin “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur” açık, amir hükmüne aykırı olarak aramanın, o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulmaksızın yapılması nedeniyle icrası bakımından hukuka aykırı olduğu ve bu arama işlemi sırasında ele geçirilen delillerin de hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesinde hâkimin ancak hukukun izin verdiği yöntemlerle elde edilen delilleri dikkate alabileceğinin hüküm altına alındığı,

anılan Kanun’un 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde de ortaya konulmak istenen delilin kanuna aykırı olarak elde edilmiş olması hâlinde reddolunacağının ifade edilerek hukuka uygun elde edilmeyen delillerin ispat aracı olarak kabul edilmeyeceği ve hükme esas alınmayacağının açıklandığı hususları karşısında arama işleminin ve bu işlem sonucunda elde edilen ve Yerel Mahkemece mahkûmiyet hükmüne esas alınan delillerin de “hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil” olduklarının kabulü gerekir. Bu nedenle haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.” diyerek itirazı reddetmiş ve yerinde bir karar vermiştir. (Ceza Genel Kurulu, 2016/1146 E., 2020/68 K.)

Hukuka Aykırı Delil Elde Etme Yasağı Kimler İçin Geçerlidir?

Bizim hukuk sistemimizde, mevcut olan delillerin savcı ve kolluk tarafından soruşturma aşamasında toplanması gerekmekle birlikte ; mahkemenin de delil toplaması söz konusu olabilmektedir. Ayrıca bu kişiler dışında ; mağdur olan katılan ve vekili veya fail ve müdafii tarafından da delil ileri sürülebilmektedir. Kanun tarafından koyulan hukuka uygun olma kıstası bu kişilerin tamamı açısından geçerlidir.

Hukuka aykırı delil kıstası dediğimizde ne anlaşılması gerektiği sorunu karşımızı çıkmaktadır. Öncelikle burada ikili bir ayrıma gitmeliyiz. Sadece bu delillerin elde edilmesi değil aynı zamanda ; ceza muhakemesinde hakimin bu delillere dayanarak bir karar vermesi de yasaklanmıştır. Bu iki yasağı aşağıda daha ayrıntılı olarak açıklayacağız.

Hukuka Aykırı Delil Elde Etme Yasağı

Bir delilin hukuka aykırı olarak elde edilmesi hukukun açıkça yasakladığı yollarla elde edilmesi olduğu gibi ; kanun veya yönetmelikle delil toplanması hususunda getirilen usule uygun olmaması sebebiyle de gerçekleşir. Anayasa madde 38/6 ve CMK madde 217/2 hükümleri mevcut delillerin soruşturma aşamasında toplanması asıl olduğu için ; bununla yükümlü olan savcı ve kolluğa delil toplarken aşmamaları gereken sınırı göstermekte ve onların keyfi davranmalarını da önlemeye çalışmaktadır.

Hukuka aykırı olarak elde ettikleri delillerin hükme esas alınmaması ; bu kişileri hukuka uygun davranmaya iten bir müeyyide şeklindedir. Bu kural mevcut olmasaydı kolluğun işkence ederek ifade alması ; kanun ya da yönetmeliklerde düzenlenen usule uymadan deliller toplaması ; bu delillerin hükme esas alınması söz konusu olurdu. Bir yandan adaleti sağlamaya çalışırken diğer yandan farklı hak ihlalleri gerçekleşebilirdi.

Yalnız savcı ve kolluk değil, delil sunan herkes bu yasağa tabidir. Örneğin kendisine edilen tehditleri başka yolla ispat etmesi mümkün olmasına rağmen ; yine de ses kaydı almış olan mağdurun mahkemeye sunduğu bu ses kaydı hükme esas alınmayacaktır. Çünkü hukuka uygun olarak elde edilmemiştir. Kişilerin seslerini ya da görüntülerini kayıt altına almak izin gerektiren bir fiildir. Aksi halde suç işlemiş olur. Ancak ispatlanmasının başka yolu yoksa ; bu zaruret durumu nedeniyle kayıt altına alınan ses kaydı delil olarak kabul edilmektedir.

2014 tarihli Yargıtay kararında bu durum şöyle açıklanmıştır ; “olay günü de, performans değerlendirme toplantısında kendisine hakaret içerikli sözler söylemesi nedeniyle üzerindeki cep telefonu ile gizlice kayıt yaptığı ; eylemi başka türlü ispat etmesinin mümkün olmadığı yönündeki savunması ile bu savunmayı doğrulayan bilirkişi raporuna göre ; sanığın başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken toplantıda kendisine yönelik hakaret içerikli konuşmayı kayda aldığı, sanığın eyleminin hukuka aykırı olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı anlaşıldığından…” (12. Ceza Dairesi, 2013/26087 E. , 2014/10205 K.)

Hukuka Aykırı Delillerin Hükme Esas Alınması Yasağı

Anayasa 38/6 hükmü ile CMK 206/2-a ve 217/2 hükmünün nihai muhatabı hakimlerdir. Her ne kadar mahkemeye delil sunan kişilerin bu delilleri hukuka uygun yollarla elde etmesi salık verilse de aksi gerçekleşebilmekte ve hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin mahkemeye delil olarak sunulması söz konusu olabilmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 206/2-a .maddesi “Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur: Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse” demek suretiyle net bir şekilde hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin delil olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Bu sebeple hakim de bu delilleri değerlendirmemeli ve reddetmelidir. Hukuka aykırı olarak elde edilmesine rağmen hakimin o delili kabul etmesi, değerlendirmesi, hükme esas alması halinde verdiği karar kanun yollarıyla bozulacaktır.

Yargıtay 10.Ceza Dairesi’nin bir kararı şöyledir:

“sanık …’nin açık kimlik bilgileri ve seyahat bilgilerinin önceden tespit edilmesi suretiyle Cumhuriyet savcısına bilgi verilmesi ile adli soruşturmanın başladığı aşamada CMK’nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde “adli arama kararı” ve “yazılı adli arama emri” alınmadan sanık …’nin çantasında yapılan aramada suça konu maddelerin ele geçirildiği anlaşılmakla, hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilen uyuşturucu maddelerin, “suçun maddi konusu” ve “suçun delili” olarak hükme esas alınamayacağı gözetilerek, somut olayda suçun maddi konusunun bulunmaması nedeniyle suçun unsurları oluşmadığından, bu eylem nedeniyle sanık … hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, TCK’nın 43. maddesinde öngörülen “zincirleme suç” hükümleri açısından hükme esas alınması… nedenleri ile hükmün bozulmasına” (10. Ceza Dairesi,  2020/14219 E., 2021/6181 K.)

Bir Delilin Hukuka Uygunluk İspatını Kim Yapar ?

Mahkemeye sunulan bir delilin hukuka uygun bir şekilde elde edildiğinin ispatı ; o delili sunan kişiye düşer. Bu sebeple kolluğun kanunda ve yönetmeliklerde belirtilen şekilde hareket etmesi ve usule uygun bir şekilde tutanak tutması; savcıyı bilgilendirmesi, kroki çizmesi vb. durumlar öngörülmüştür. Böylelikle o delilin hukuka aykırı olup olmadığı daha anlaşılacaktır. Bu tutanaklardan veya benzeri verilerden bir hukuka aykırılık olduğu anlaşılıyor ; en azından böyle bir şüphe uyandırıyorsa o delil hukuka aykırı sayılmalıdır, değerlendirmeye alınmamalıdır.

Hukuka Aykırı Delillerin Uzak Etkisi

Hukuka aykırı bir delilin hem elde edilmesinin hem de değerlendirilmesinin yasak olduğu yukarıda belirttik. Bu hukuka aykırı delile dayanılarak ulaşılan diğer delillerin durumunun ne olacağı ise ayrı bir sorundur. Örneğin işkence sonucu uyuşturucu sattığını kabul eden bir şüphelinin ; bu uyuşturucuları sakladığı yeri söylemesi halinde o yere gidilmesi ; bunun da delil olarak mahkemeye sunulması hukuka uygun mudur?

İşkence ile ifade alınması CMK madde 148’de açıkça yasaklamış ; ifadenin içeriği ne olursa olsun geçersiz olacağı ve delil olarak kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Ancak bu ifadeye dayanılarak elde edilen başka bir delil söz konusu olduğunda ne yapılacağı ; kanunlarda düzenlenmemiştir. “Zehirli ağacın meyvesi zehirli olur.” görüşüyle bu delillerin dikkate alınmayacağı ve değerlendirilmeyeceğini söyleyen bir görüş bulunmaktaysa da bu konuda ne içtihatta ne de öğretide tam bir görüş birliği sağlanamamıştır.

Hukuka Aykırı Delillerin Uzak veya Dolaylı Etkisi Nedir ?

Kanunlarımızda da düzenlenmemesi nedeniyle bu tarz durumlarda ; Yargıtay’ın dava özelinde değerlendirme yaparak kabul edip etmeme hususunda karar verdiğini görmekteyiz. Örneğin Yargıtay incelediği bir davada hukuka aykırı bir delile dayandıysa da delili hükme esas almıştır. Ancak hakim kurulundan bir hakim karşı oy yazısında şöyle bir antitez mevcuttur:

5271 sayılı CMK’nın 2/e, 161, ve 2559 sayılı PVSK’nın Ek 6. maddeleri uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğun derhal Cumhuriyet savcısına olayı haber verip emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine başlaması gerekmekte iken, usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde etmek amacıyla yaptığı arama işlemi hukuka aykırı olacağından, Anayasamızın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı, hukuka aykırı yolla elde edilen delil ile bu delilden hareketle elde edilen deliller de, zehirli ağacın meyvesi de zehirli olacağı olgusuyla ve sanığa isnat olunan suçun maddi konusu olan uyuşturucu maddelerin hukuka aykırı yöntemle elde edilmesi nedeniyle suçun maddi konusu bulunmadığı ve hükme esas alınamayacağı; buna bağlı olarak suçun unsuru oluşmadığından, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün bozulması yerine, Onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.” (10. Ceza Dairesi, 2020/21403 E., 2021/2205 K.)

Başka bir davada Yargıtay yine hukuka aykırı delile dayanılarak elde edilen delili değerlendirmiş ve muhalefet şerhinde iki hakim

“Bu konuda özet olarak şu sonuca varmaktayız. Hukuka aykırı şekilde elde edilen delil dolayısı ile ulaşılan deliller ister hukuka aykırı, isterse hukuka uygun yolla elde edilsin, hukuka aykırı deliller olacaktır. Öğretide baskın görüşün bu yönde olduğunu görüyoruz. Bu duruma “hukuka aykırı delillerin dolaylı etkisi, uzak etkisi” ya da “zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” denilmektedir.” (Ceza Genel Kurulu 2005/7-144 E., 2005/150 K.)

Hukuka Aykırı Deliller Hakkında AİHM Tutumu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Gäfgen davasında on bir oya karşı altı oy olarak davada hukuka aykırı bir delil sayesinde elde edilen diğer delillerin kullanılmasını adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirmemiştir. Karşı altı oyun sahipleri ise bu yönde bir karar alınabilmesi için zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir ilkesinin açık bir şekilde kaldırılması gerektiği yönünde fikir beyan etmişlerdir.

Mahkeme bu kararında net bir açıklama getirmek yerine olay üzerinden değerlendirme yapmakla yetinmiştir. Gäfgen’in bir çocuk öldürmekle yargılanması nedeniyle ve davada kullanılan ve bu delile dayanılarak elde edilmiş delillerin davada kilit deliller olmaması nedeniyle ; bir ihlal teşkil etmediği yönünde bir tutum sergilemesi bu ilkenin sadece daha hafif insan haklarına aykırılık içeren davalar bazında kullanılabileceği yönünde yanlış bir kanaat oluşturmaktadır. Bu nedenlerle AİHM’in bu kararı birçok eleştiriye maruz kalmıştır.

Her ne kadar ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğe ulaşmak yani asıl gerçeğe ulaşmaksa da ; buna ulaşırken kullanılan delillerin mahiyetinin göz ardı edilmesi adalete, hukuka ya da hakkaniyete uymayacaktır. Ancak bazı durumlarda sırf bu ilkeye dayanılarak hareket edilmesi daha büyük adaletsizliklere yol açabilmektedir. Yargıtay uygulamasının çoğunlukla bu delilleri kabul ettiği ancak ; buna karşı olan görüşlerin de varlığına rağmen bu alanın kanun ile düzenlenmesi ; hukuki güvenlik açısından en uygun yol olacaktır.

Ceza davalarında ister fail ister mağdur olsun, kişilerin uzman bir avukatla dava sürecini yönetmeleri olası bir hak kaybını engelleyecek ve kendileri adına en olumlu sonuca ulaşabilmelerini kolaylaştıracaktır. Ceza hukuku ile ilgili diğer makalelerimize buradan ulaşabilirsiniz.

SIK SORULAN SORULAR

Telefonda Alınan Ses Kaydı Hukuka Aykırı Delil Midir ?

Kişinin sesinin izni olmaksızın kayda alınması ve bir ceza yargılamasında delil olarak kullanılması yasal olarak mümkün değildir. Hukuka aykırı delillere ilişkin Yargıtay’ın ve AİHM ‘nin tutumu yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.

Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilmiş Delile Dayanarak Ceza Verilir Mi?

Gerek kanunun gerekse de Yargıtay’ın bu konudaki tutumu oldukça nettir. Bir kimseye hukuka aykırı yolla elde delile dayalı olarak ceza verilemeyecektir.

3 thoughts on “CEZA MUHAKEMESİNDE HUKUKA AYKIRI DELİLLER”

  1. Geri bildirim: TCK 136- Verileri Hukuka Aykırı Verme Veya Ele Geçirme Suçu 2022

  2. Geri bildirim: Soruşturma Nedir 2022 ? - Sarıkaya Karay Hukuk Bürosu

  3. Geri bildirim: Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) 2022

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button