VELAYET DAVASI

Velayet Davası

Evlilik birliği devam ettiği süre boyunca anne ve baba tarafından ortak bir şekilde kullanılan çocuğun velayet hakkı ; boşanmanın gerçekleşmesi ile birlikte anne veya babadan birisine verilir. Türk hukuk sistemi için ortak velayet ; yani boşanmaya rağmen velayetin hem anne hem baba tarafından kullanılması ; kanunen halen mümkün değildir.

VELAYET KİME VERİLİR ?

Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi müşterek çocuğun velayetinin kime verileceği hususunda ; hakime geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. İlgili kanun maddesine göre hakim, imkan bulunduğu takdirde anne veya babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin görüşünü aldıktan sonra ; velayeti hangi tarafa vereceğine karar verir. Hakim anne veya babayı ya da vasiyi imkan varsa dinlemek zorundadır. Ancak bunların beyanları ile bağlı değildir. Bu sebeple hakimin takdir yetkisinin oldukça geniş olduğu söylenebilir. Hakimin bu geniş takdir yetkisini sınırlayan tek şey çocuğun menfaatidir. Hakim bu takdir yetkisini çocuğun menfaati aleyhine kullanamaz.

Velayetin kime verileceğini etkileyen en önemli husus çocuğun kimin yanında daha iyi yetişeceğidir. Hakim bunun tespitini yaparken tabi mali ve sosyal incelemelerde bulunacaktır. Ancak hakim bunlarla da tamamen bağlı değildir. Müşterek çocuğun yanında daha iyi yetişeceği kanaatine vardığı tarafın ; mali durumu uygun olmasa da hakim velayeti o tarafa verebilecektir. Bunun yanında velayetin kime verileceği belirlenirken tarafların boşanmadaki kusur durumu da önem arz etmez. Zira Yargıtay 2. Hukuk dairesi emsal kabul edilen bir kararında ; ananın zina yaptığının sabit bulunmasına rağmen, babanın durumu ve çocukların yaşını dikkate alarak ; velayeti boşanmada kusurlu olan anneye vermiştir.

Boşanma davası sonuçlanmış ve müşterek çocukların velayeti taraflardan birine verildikten sonra doğan çocuğun velayeti için ; ayrı bir velayet davası açılır. Burada yeni doğan çocuğun velayeti kendiliğinden ; boşanma davası neticesinde velayet hakkını alan anne veya babaya geçmez. Açılacak dava ile yeni doğmuş çocuk için yeniden bir değerlendirme yapılarak ; velayet hakkının kime verileceğine karar verilir.

VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI

Hakimin boşanma davası ile verdiği velayete ilişkin karar nihai karar niteliğinde değildir. Türk Medeni Kanunu’nun “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesine göre;

“Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.”

Kanun maddesinde de zikredildiği üzere hakim bu gibi durumlarda re’sen harekete geçebileceği gibi ; anne veya babanın istemi üzerine de gerekli önlemleri alır. Bu önlemler ile kastedilen velayetin değiştirilmesi davasıdır.

Belirtmemiz gerekir ki burada kanun koyucu tarafından sayılan sebepler sınırlı sayıda değildir. Kanun koyucu “gibi yeni olguların zorunlu kılması” diyerek ; sadece sayılan sebeplerle sınırlı kalmayacağını açıkça ortaya koymuştur.

Velayetin Değiştirilmesi Davasının Şartları

Velayetin Değiştirilmesi İçin Bir Sebep Doğması

  • Velayet hakkını elinde bulunduran ana veya babanın bir başkası ile evlenmesi

İlk sayılan dava sebebi ana veya babanın başkasıyla evlenmesidir. Boşanma kararı verildikten sonra doğal olarak taraflar üçüncü kişilerle evlilik yapabilirler. Burada müşterek çocuğun bulunması evlilik yapmaya engel teşkil etmeyeceği gibi ; tek başına bu evlilik velayetin değiştirilmesi davasına sebep olamaz. Ancak velayet hakkı sahibi ana veya babanın yaptığı yeni evlilik çocuğun menfaatine zarar veriyorsa ; bu bir velayetin değiştirilmesi sebebidir. Örneğin evlenilen yeni eş çocuğa kötü davranıyor ve bu durum çocuğun fizyolojik ve psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkiliyorsa ; hakim re’sen yahut talep halinde velayetin değiştirilmesine karar verebilecektir.

  • Velayet hakkı sahibi anne veya babanın başka bir yere gitmesi

Kanunun 183. maddesi velayeti elinde bulunduran anne veya babanın başka bir yere gitmesini de velayetin değiştirilmesi davası için sebep göstermiştir. Burada bir yerden bir yere gitmek olgusu zorunluluk unsuru ile düşünülmelidir. Uygulamada bu duruma verilecek en sık karşılaşılan örnek velayet hakkını elinde bulunduran anne veya babanın bir ceza infaz kurumuna gitmesidir.

  • Velayet hakkı sahibi olan anne veya babanın ölmesi

Kanunda örneklendirmek amacıyla sayılan son durum ise velayet hakkı sahibi anne veya babanın ölmesidir. Bu durum da velayetin değiştirilmesi davası için sebep teşkil etmektedir.

Velayetin Değiştirilmesi İçin Zorunluluk Hali Olması

Yukarıda velayetin değiştirilmesi davasına sebep teşkil edebilecek ve kanunda örneklendirmek amacıyla sayılmış birtakım durumlardan söz ettik. Öncelikle belirttiğimiz bu sebeplerin sınırlı sayıda olmadığını, benzer hallerin ortaya çıkması durumunda velayetin değiştirilmesi davası açılacağını tekrar etmekte fayda var.

Bu sebeplerin tek başına varlığı da bu davayı açmak için yeterli değildir. Zira kanun koyucu “… yeni olguların zorunlu kılması halinde ” diyerek bu değişikliğin bir zorunluluk hali doğurmasını aramıştır. Yukarı da örneklendirdiğimiz üzere ; velayet hakkı sahibi anne veya babanın yeni bir evlilik yapması tek başına velayetin değiştirilmesini sağlamaz. Ancak evlenilen yeni eşin çocuğa kötü davranması halinde artık çocuğun menfaati açısından bir zorunluluk hali söz konusudur. Ayrıca bu zorunluluk halinin somut olay bağlamında oluşabilmesi için de bu yeni olgunun sürekli olması ve çocuğun hayatında esaslı bir değişiklik meydana getirmesi gerekir.

Velayetin Değiştirilmesi Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Kanuna göre velayetin değiştirilmesi davasına – diğer adıyla velayet davası- bakmakla görevli olan mahkeme Aile Mahkemesidir. Çocuğun yerleşim yeri ise yetkili mahkemenin bulunduğu yerdir.

BOŞANMA SONRASI ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI

Kanun koyucu velayet hakkı kendisine verilmeyen anne veya baba ile üçüncü kişilerin çocuk ile kuracağı kişisel ilişkinin düzenlenmesi yetkisini de hakime vermiştir. Bilindiği üzere velayet hakkı her ne kadar yalnızca anne veya babaya verilmekteyse de ; velayet hakkı kendisine verilmeyen tarafın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı devam eder. Hakim velayet hakkı kendisine verilmeyen taraf ile çocuk arasındaki kişisel ilişkiyi düzenlerken imkan varsa anne ve baba ile çocuk vesayet altında ise vasiyi dinler. Ancak bu beyanlar hakimi bağlayıcı nitelikte olmayıp yalnızca bir kanaat oluşturmak amacıyla alınır. Hakimin burada geniş bir takdir yetkisi vardır. Bu takdir yetkisini sınırlayan tek şey ise çocuğun menfaatidir. Hakim kişisel ilişkiyi tesis ederken çocuğun sağlık, eğitim ve ahlak açısından en iyi yetişebileceği şekilde hareket etmekle yükümlüdür.

Türk Medeni Kanunu’nun 325. maddesine göre olağanüstü haller mevcutsa çocuğun menfaatlerine uygun düştüğü ölçüde kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere özellikle hısımlarına da tanınabilir. Burada düzenlenen durum çocuğun velayet hakkı sahibi olmayan anne veya baba ile arasındaki ilişki değil ; üçüncü kişiler ile arasındaki ilişkidir. Kanun koyucu burada yalnızca olağanüstü hallerin varlığı halinde üçüncü kişilere talep hakkı tanımış olup aradaki yakınlık ilişkisi tek başına kişisel ilişki kurulması için yeterli değildir. Olağan üstü halin varlığı halinde çocuğun büyük anne ve babaları, hısımları, üvey baba-annesi gibi arasında yakınlık olan kimseler kişisel ilişki kurulmasını talep edebilecektir.

MÜŞTEREK ÇOCUĞA İŞTİRAK NAFAKASI BAĞLANMASI

Velayet hakkı her ne kadar yalnızca anneye veya babaya verilebilmekte ise de velayet hakkı kendisine verilmeyen eş çocuğun bakım ve giderlerine katılmak zorundadır. Bu katılma hali kanunumuzda iştirak nafakası olarak somutlaştırılmış olup hakimin re’sen dikkate alacağı ve karar vereceği bir nafaka türüdür. Burada nafaka miktarı tespit edilirken çocuğun giderler ile nafaka yükümlüsünün mali durumu arasına bir denge kurulur. Mahkeme tarafından hükmedilen nafaka çocuk 18 yaşına gelinceye kadar ödenir. Çocuk 18 yaşına gelmişse ancak eğitimine devam ediyorsa nafaka da ödenmeye devam edilir. İştirak nafakası ve diğer nafaka türleri ile ilgili ayrıntılı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Aile hukuku ile ilgili diğer makalelerimize buradan ulaşabilirsiniz . Aile hukuku mevzuatına ise buradan ulaşabilirsiniz.

SIK SORULAN SORULAR

Hangi durumlarda çocuğun velayeti babaya verilmektedir ?

Hakim, çocuğun velayetinin hangi eşe ait olacağına karar verirken geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Bu noktada hakimin takdir yetkisini kısıtlayan tek unsur çocuğun üstün menfaatidir. Çocuğun ; eğitim, sağlık ve ahlak bakımından babasının yanında olması daha elverişli ise velayet babaya verilmektedir.

Velayet davası nasıl açılmaktadır ?

Velayet hakkı kendisinde bulunmayan anne veya baba velayet hakkı sahibine karşı bu davayı açmaktadır. Burada özellikle kanunun 183. maddesi uyarınca profesyonel bir dilekçe hazırlanmalı ve bu dilekçe ile dava açılmalıdır. Dava sürecinde tarafların mali ve sosyal durumları uzmanlar tarafından raporlanmaktadır.

Velayet davası açma ücreti ne kadardır ?

Velayet davası açma ücreti dava harç ve masrafları her yıl Adalet Bakanlığı tarafından güncellenmektedir. Bu sebeple net bir rakam vermek doğru olmamakla birlikte dava açılış masraflarının 300-500 TL civarı tutacağı söylenebilir. Davayı avukatla takip etmeniz yararınıza olduğundan bunun yanında avukatlık ücreti de ödemeniz gerekecektir. Avukatlık ücreti ise Barolar Birliğinin ücret tarifesine ve avukatın bilgi ve tecrübesine göre değişmektedir.

“VELAYET DAVASI” için 2 yorum

  1. Geri bildirim: Ortak Velayet Nedir ? 2022 - Sarıkaya Karay Hukuk Bürosu

  2. Geri bildirim: Çocuğu Göstermeme ( Teslim Etmeme) Suçu 2021-

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Call Now Button