İçindekiler
- 1 HAYASIZCA HAREKETLER SUÇU VE YAPTIRIMI
- 2 HAYASIZCA HAREKETLER SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
- 3 HAYASIZCA HAREKETLER SUÇUNDA FİİL VE FAİL
- 4 HAYASIZCA HAREKETLER SUÇUNDA MANEVİ UNSUR
- 5 HAYASIZCA HAREKETLER SUÇUNDA ŞİKAYET USULÜ, ZAMANAŞIMI SÜRESİ VE UZLAŞTIRMA
- 6 HAYASIZCA HAREKETLER SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE YARGILAMA SÜRECİ
- 7 HAYASIZCA HAREKETLER SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
HAYASIZCA HAREKETLER SUÇU VE YAPTIRIMI
Hayasızca hareketler bir diğer adıyla teşhircilik suçu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmının “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” başlıklı yedinci bölümünde “Hayasızca hareketler” yan başlıklı 225. maddesinde düzenlenmiştir. ( Teşhircilik Suçu ) Kanunun ilgili maddesi aşağıdaki şekildedir:
TCK Madde 225 – (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hayasızca hareketler suçu; kasten işlenebilen suçlardan olup, bu suç dolayısıyla mahkemece yapılan yargılama sonunda fail hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
HAYASIZCA HAREKETLER SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Bir suç düzenlemesi ile korunan hukuki değer; suçun kanuni düzenlemesinde belirtilen haksızlığın yöneldiği değerdir.
Hayasızca hareketler suçu; kanunun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmının “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” bölüm başlığı altında düzenlenmiştir. Kanun koyucu hayasızca hareketler olarak düzenlediği fiilleri kanun maddesi ile yaptırım altına alarak toplumun ahlak, edep ve iffet duygularını korumayı amaçlamıştır.
Madde gerekçesinde de ifade edildiği üzere; esasen bu suç ile toplumun sahip olduğu ortak edep, ar, haya duygularına ve edep ve ahlak temizliğine yapılan her türlü saldırı suç olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla toplumun ar ve haya duygularının, ortak edep ve ahlâk temizliğinin kanuni düzenleme altında korunması amaçlanmıştır.
HAYASIZCA HAREKETLER SUÇUNDA FİİL VE FAİL
Türk ceza hukukuna göre fiil; kişinin iradesi doğrultusunda belli bir amaca yönelen, dış dünyada bir etki yaratan icrai veya ihmali insan davranışıdır. Dolayısıyla bir suçun maddi unsurlarından fiil/hareket unsuru; icrai hareketlerden de ihmali hareketlerden de oluşabilmektedir.
Ayrıca kanuni düzenlemeye göre, hayasızca hareketler suçu seçimlik hareketli bir suç olup, bu suç ile kanun koyucu iki fiili yaptırım altına almıştır. Bunlar; alenen cinsel ilişkide bulunulması ve teşhircilik. Burada yasaklanan fiil cinsel ilişkide bulunma değil, bu fiilinin alenen yapılmasıdır. Tam olarak hangi hareketlerin suçu oluşturacağı açıkça belirtildiği için bu suç bağlı hareketli bir suçtur; dolayısıyla suçun oluşması için ancak ve ancak kanuni tanımda belirtilen hareketlerin varlığının zorunlu unsur olarak aranmaktadır.
Aleniyet unsuru fiillerin suç oluşturabilmesi için zorunludur. Fiilin gerçekleştiği şartlar da dikkate alındığında belirsiz ve birden fazla kişi tarafından algılanabilir olması halinde aleniyet şartının gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Kanuni düzenlemede geçen cinsel ilişki tabirinden anlaşılması gereken; cinsel tatmin amacına yönelik her türlü davranıştır. Bu husus aynen bu şekilde gerekçede açıklanmıştır. Ayrıca oldukça geniş bir tanım olduğunu ve sınırlarının çok geniş tutulduğunu belirtmek gerekir. Doktrinde cinsel ilişkinin çeşitli tanımları yapılmışsa da, bu husus daha çok mahkeme kararları ile açıklığa kavuşmuştur. Tüm bunlarla birlikte arabada öpüşmek fiilinin bu suçu oluşturmadığını ancak arabada cinsel birliktelikte bulunulması halinde bu suçun oluştuğunu belirtmek gerekir.
Teşhircilik kelimesinin Türk Dil Kurumu’na göre anlamı göstermeciliktir. Türk ceza hukuku anlamında teşhircilik ise; bir kimsenin cinsel organını veya vücudun diğer cinsel bölgelerini göstermesi ile oluşur.
Bu göstermenin belirli bir kişiye yönelik olmaması gerekir. Şayet teşhircilik suçunu oluşturabilecek nitelikteki fiil belli bir kişiye yönelik olarak gerçekleştirilmişse, bu takdirde hayasızca hareketler suçu değil TCK madde 105’de düzenlenen cinsel taciz suçu oluşur.
Hayasızca hareketler suçunun faili, herkes olabilmektedir. Zira kanuni tanımda fail bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Bununla birlikte suçun failinin cinsiyetinin de bu suçun oluşumu bakımından önem arz etmediğini belirtmek gerekir.
HAYASIZCA HAREKETLER SUÇUNDA MANEVİ UNSUR
Suçun manevini unsuru; kast veya taksirdir. Türk ceza hukuku sistemimize göre kast; suçun kanuni düzenlemesinde tanımlanan unsurların suçun faili tarafından bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesidir. TCK madde 21’e göre suçun oluşması ancak ve ancak kastın varlığına bağlıdır.
TCK madde 225’te düzenlenen hayasızca hareketler suçu kasten işlenebilen suçlardandır. Suçun oluşması ve failin bu suçtan dolayı cezalandırılması somut olay bakımından failin kast ile hareket etmesine bağlıdır. Dolayısıyla failin; bilerek ve isteyerek suçu meydana getirebilecek hareketi gerçekleştirmesi zorunludur. Suçun taksir ile işlenmesi hali kanunda açıkça düzenlenmediğinden failin; fiili taksirle işlemesi halinde, hayasızca hareketler (teşhircilik) suçundan cezalandırılması mümkün değildir.
HAYASIZCA HAREKETLER SUÇUNDA ŞİKAYET USULÜ, ZAMANAŞIMI SÜRESİ VE UZLAŞTIRMA
Hayasızca hareketler suçu; soruşturulması ve kovuşturulması kanunen suçtan zarar görenin veya mağdurun şikayet şartına bağlanmamıştır. Bu suç bakımından şikayet şartı aranmadığından resmi kurumlara başvuru yapılması halinde; esasen bir ihbar söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla hayasızca hareketler suçu savcılık makamınca re’sen soruşturulur. Mağdurun suçun yargılaması sırasında kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçmesi halinde, yürütülen yargılamada mahkemece davanın düşmesine karar verilmesi mümkün değildir.
Hayasızca hareketler suçunun olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun bu zamanaşımı süresine uyulmak şartıyla soruşturulması ve kovuşturulması mümkündür. Hayasızca hareketlerde suçunun ceza zamanaşımı süresi ise suçun fail tarafından işlendiği tarihten itibaren 10 yıldır.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddelerinde hangi suçların uzlaştırma kurumu kapsamında olduğu açıkça düzenlenmiştir. Hayasızca hareketler suçu; kanunen uzlaştırma kapsamına alınmamıştır.
HAYASIZCA HAREKETLER SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE YARGILAMA SÜRECİ
Bu suç bakımından görevli mahkeme; asliye ceza mahkemeleridir. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin, asliye ceza mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından kovuşturma aşaması başlamaktadır.
Hayasızca hareketler suçunda kanunda düzenlenen iki seçimlik hareketten biri dolayısıyla yapılan yargılama sonunda fail hakkında verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Şartların oluşması halinde; fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi de mümkündür.
Ayrıca fail hakkında yapılan yargılama sonunda hayasızca hareketler
suçu dolayısıyla verilen cezanın mahkeme tarafından ertelenmesine karar verilmesi de mümkündür.
HAYASIZCA HAREKETLER SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
TCK madde 225 – Hayasızca Hareketler Suçu
“Mağdurun aşamalardaki samimi anlatımlarına, dosya içeriğine ve kabule göre, hırsızlık amacıyla mağdurun ikametinin alt katında bulunan pencere korkuluklarından mağdurun ikametine doğru tırmanan sanığın mağdur tarafından fark edilmesi üzerine kaçarken arkasını dönerek pantolonunun fermuarından çıkardığı cinsel organını mağdura göstermek şeklindeki eyleminin TCK.nın 105/1. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu halde, suç vasfında yanılgıya düşülerek TCK.nın 225. maddesinde düzenlenen hayasızca hareketlerde bulunma suçundan hüküm kurulması,,…” (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2012/15101 E., 2014/9605 K.)
TCK madde 225 – Hayasızca Hareketler Suçu
“Dava:Teşhircilik suçundan şüpheli Halil Işık hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05.12.2006 tarihli ve 2006/50092-3120 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun’un 174. maddesi gereğince iadesine dair, Bakırköy 3.Sulh Ceza Mahkemesinin 15.12.2006 tarihli ve 2006/861 sayılı iddianame değerlendirme kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2006 tarihli ve 2006/143 müteferrik sayılı kararının;
5237 sayılı TCK. nun Hayasızca hareketler kenar başlıklı 225. maddesinde Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır hükmünün yer aldığı ve takibi şikayete bağlı suçlardan olmadığı gibi, şikayete tabi olmamasına rağmen uzlaşma hükümlerinin uygulanabileceği belirtilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan suçlardan da olmaması karşısında, uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağına nazaran, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 21.02.2007 gün ve 8710 sayılı kanun yararına bozmaya atfen C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
Karar: 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 225. maddesinde düzenlenen hayasızca hareket etmek suçu takibi şikayete bağlı suçlardan olmadığı gibi, 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan suçlardan da olmadığı cihetle iddianamenin iadesi kararının hukuka aykırı olduğu ve bu nedenle karara yapılan itirazı inceleyen Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesince itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi,…” (Yargıtay 5.Ceza Dairesi 2007/2862 E. 2007/ 7103 K. 19.06.2018 T.)
TCK madde 225 – Hayasızca Hareketler Suçunun Diğer Cinsel Suçlardan Ayırt Edilmesi
“Cinsel amaçlı hareketlerin, doğrudan mağduru hedef alarak gerçekleştirilmesi halinde cinsel taciz suçu, mağduru hedef almadan ve alenen gerçekleştirilmesi halinde ise TCK’nın 225. maddesinde düzenlenen hayasızca hareketler suçu oluşacaktır. Somut olayda, müşteki beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla davaya konu eylemlerini müştekileri hedef alarak gerçekleştirdiği anlaşılan sanık hakkında TCK’nın 105/1, 105/2-e, 43/2. madde ve fıkraları uyarınca hüküm kurulması gerekirken, hatalı değerlendirmeyle hayasızca hareketler suçundan mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirdiğinden…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/ 19962 E. 2021 / 19957 K. 17.06.2021T. )
Geri bildirim: Kişilerin Huzur Ve Sükununu Bozma Suçu (TCK 123)