TEREKENİN TESPİTİ DAVASI

Anayasa’nın 35. maddesine göre; herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Türk Miras Hukuku sistemimize göre miras bırakan; ölümüyle arkasında maddi ve manevi varlıklardan oluşan mirası bırakan kişidir. Mirasçı; vefat eden kişinin bıraktığı miras üzerinde hak sahibi olan kişi veya kişilere denir. Miras ise; miras bırakanın ölümün ardından geride bıraktığı maddi ve manevi varlıklardan oluşur. Bu makalemizde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu çerçevesinde tereke kavramı ve terekenin tespiti davası durulacaktır. (Terekenin tespiti davası veya tereke nedir )

İlgili yazılarımız ;

TEREKE NEDİR ?

Tereke kavramı; Doktrinde ve Yargıtay kararlarında tereke ile ilgili birçok tanım yapılmıştır. Kimilerine göre tereke miras bırakanın ölümü ile mirasçılara geçen özel hukuk ilişkilerinin tamamını ifade eder. Kimine göre ise tereke; miras bırakanın mal, hak, borç veya alacaklarının tümünü ifade eder.

Tereke kavramı; miras bırakanın ölümü ile mirasçılarına geçen mal, hak, borç ve alacaklarının tamamını ifade etmektedir.

TEREKE KAPSAMININ BELİRLENMESİNİN ÖNEMİ

Yukarıda tereke kavramının; miras bırakanın ölümü ile mirasçılarına geçen mal, hak, borç ve alacaklarının tamamını ifade ettiğini belirtmiştik. Burada mirasçılarına geçen tabiri kullanılmaktadır zira mirasçının malvarlığında bulunan tüm varlıklar terekede bulunmayacaktır. Konunu daha iyi anlaşılması adına malvarlığında bulunup terekede bulunmayan hukuki varlıklara aşağıda kısa başlıklar halinde değinilecektir.

  • Kişisel İrtifaklar: Özellikle intifa ve oturma hakkı hak sahibinin ölümü ile sona erer.
  • Manevi Tazminat Talebi: TMK md. 25/4’de göre; manevi tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.
  • Nafaka: Doğrudan doğruya malvarlığını ilgilendiren ve aile hukukundan kaynaklanan ilişkiler mirasçılara intikal etmez.

Ayrıca bazı hukuki varlıklar da vardır ki; bunlar mirasçının malvarlığında bulunmadığı halde terekede bulunmaktadır. Bu varlıkları şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Sağlararası Tenkise Tabi Kazandırmalar
  • Denkleştirmeye Tabi Kazandırmalar
  • Üçüncü Kişi Yararına Hayat Sigortası Alım Bedeli
  • Mal Rejiminin Tasfiyesi Nedeniyle Doğan Alacak ve Borçlar

Görüldüğü üzere miras bırakanın ölümü ile açılan terekede yer alan tüm varlıkların kolayca her zaman tespiti mümkün olmaz. Bu hallerde terekenin açık bir şekilde tespit edilmesi gerekmektedir.  

BİR KORUMA ÖNLEMİ OLARAK TEREKENİN TESPİTİ DAVASI

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yer alan tereke ile ilgili koruma önlemlerine ilişkin düzenlemeler kanunun “Miras Hukuku” başlıklı üçüncü kitabının “Mirasın Geçmesi” başlıklı ikinci kısmının “Mirasın Geçmesinin Sonuçları” başlıklı ikinci bölümünün “Koruma Önlemleri” başlıklı birinci ayırımında düzenlenmiştir.

Koruma önlemleri; TMK madde 589 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Kanunda düzenlenen koruma önlemleri; terekenin mühürlenmesi, mevcudunun deftere geçirilmesi, mirasın resmen yönetilmesi, vasiyetnamenin teslimi, vasiyetnamenin açılması, mirasçının talebi üzerine kendisine mirasçılık belgesi verilmesidir. Kanunun ilgili maddesi aşağıdaki şekildedir:

TMK madde 589 – Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya resen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. 

Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir.

Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hakimin resen karar verdiği hallerde Devlet tarafından karşılanır.

Miras bırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hakimi bu ölümü yerleşim yeri sulh hakimine gecikmeksizin bildirir ve miras bırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hakimine gönderir.

Kanun Koyucu koruma önlemleri düzenlemeleri ile mirasın sorunsuz bir şekilde mirasçılara geçişini sağlamayı, terekenin yok olmasını veya kötüniyetli mirasçılar veya üçüncü kişilerce kaçırılmasının önüne geçmek amaçlamıştır.

Terekenin tespiti davası da bir koruma önlemi olarak TMK madde 589 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Miras bırakanın ölümü ile mirasçılarına geçen mal, hak, borç ve alacaklarının tespiti amacıyla terekenin tespiti diğer bir ifadeyle mirasın tespiti davası açılabilir. (Terekenin tespiti davası, tereke nedir )

TEREKENİN TESPİTİ DAVASI İLE İLGİLİ ÖNEMLİ HUSUSLAR

Miras hukuku; hukukun spesifik bir alanını oluşturur. Dolayısıyla bu alanla ilgili işlemlerin miras hukuku alanında uzman bir avukat ile yürütmek önem arz eder. Bununla birlikte terekenin tespiti davası ile ilgili kaçırılmaması ve özellikle dikkat edilmesi gereken hususlara değinmekte fayda vardır.

  • Tereke tespit edilirken miras bırakanın aktif ve pasif varlıkları dikkate alınır. Dolayısıyla tereke aslında aktif varlıklardan yani miras bırakanın taşınır ve taşınmaz malları, alacakları ve bunlara bağlı faizlerden, murisin pasif varlıklarının yani borçlarının ve kanunda sayılan bazı masrafların çıkarılması ile ortaya konulur.
  • Terekenin tespiti davası usul hukuku bakımından bir tespit davası niteliğindedir.
  • Terekenin tespiti davasının amacı; bir koruma önlemi olarak terekeyi oluşturan unsurları belirlemektir.
  • Terekenin tespiti davasının açılması kural olarak zamanaşımı veya hak düşürücü süre gibi herhangi bir süreye tabi kılınmamıştır. Yargıtay kararlarında terekenin tespiti davasının; açılması olanaksız ve yararsız hale gelmedikçe veya tereke paylaşılmadığı sürece açılabileceğini kabul etmiştir.  
  • Terekenin tespiti davasını bu dava bakımından hukuki yararı bulunan herkes açabilecektir. Dolayısıyla Bu bakımdan hukuki yararı bulunan kimseler atanmış mirasçılar ve yasal mirasçılardır. Ayrıca önemli olan husus her bir mirasçının tek başına hareket ederek terekenin tespiti davasını açabilecek olmasıdır.
  • Terekenin tespiti davası ile davacının talebi üzerine mahkemece resmi ve özel kurumlara müzekkereler yazılarak murisin malvarlığının tespiti istenmektedir.

TEREKENİN TESPİTİ DAVASINDA GÖREVLİ – YETKİLİ MAHKEME VE ZAMANAŞIMI

Bilindiği üzere görev veya yetki kuralları kamu düzenindendir. Dolayısıyla bu kurallara riayet edilmeden dava açılması halinde süreç gereksiz yere uzayacağından bu husus terekenin tespiti davasının koruma önlemi olarak düzenlenmiş olmalarına da aykırıdır.

Terekenin tespiti davalarında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleridir. Bununla birlikte bu davalar bakımından yetkili mahkeme ise miras bırakanın ölmeden önceki son yerleşim yeri mahkemesidir.

Terekenin tespiti davasının açılması kural olarak zamanaşımı veya hak düşürücü süre gibi herhangi bir süreye tabi kılınmamıştır. Yargıtay kararlarında terekenin tespiti davasının; açılması olanaksız ve yararsız hale gelmedikçe ve tereke paylaşılmadığı sürece açılabileceğini kabul etmiştir. (Terekenin tespiti davası, tereke nedir )

TEREKENİN TESPİTİ DAVASI İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

TMK madde 589 – Koruma Önlemi Olarak Terekenin Tespiti İşlemi Kural Olarak Bir Süreye Bağlı Olmayıp Bu Önlemin Alınması Olanaksız Veya Yararsız Hale Gelmedikçe Tereke Paylaşılmadığı Sürece İstenebileceği 

Davacının defter tutulmasına dair isteği, Türk Medeni Kanununun 619. maddesinde düzenlenen mirası kabul veya redde esas olmak üzere “resmi defter tutma” değil, aynı Kanunun 589. ve devamı maddelerinde yer olan “koruma önlemi” olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır.

Bu itibarla mahkemece, resmi kurumlardan murisin taşınır ve taşınmaz tüm malvarlığına ilişkin bilgi istemek, tereke mallarını zilyetliğinde bulunduran veya murise borcu olan mirasçıların murisin mali durumu ile ilgili bilgi vermekle yükümlü oldukları hatırlatılarak bu hususta mirasçılardan bilgi alınmak suretiyle “Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün” 33. maddesi gereğince; ölüm anı itibarıyla terekedeki (taşınır veya taşınmaz) mal ve hakların tespit edilmesi gerekirken, davacı tarafından dosyaya sunulan fotoğraflardan tereke kapsamında murisa ait silahın bulunduğu savunulduğundan, bu konuda yeterince araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 10586 Karar: 2019 / 5233 Karar Tarihi: 16.09.2019)

TMK madde 589 vd. – Cumhuriyet Başsavcılığınca Düzenlenen Ölü Muayene Ve Otopsi Tutanağında Belirtildiği Üzere Son İkamet Adresi Eşinin İkamet Adresi Bakımından Uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde Sonuçlandırılması Gereği

Dava, murisin terekesinin tespiti istemine ilişkindir.

… …. Sulh Hukuk Mahkemesince, müteveffa …’nın her ne kadar MERNİS adresi “… Mah. … Sk. No:… İç Kapı No: Müstakil …/…” ise de hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 16/06/2014 tarihli Ölü Muayene veya Otopsi Tutanağında belirtildiği üzere son ikamet adresi eşi …’nın ikamet adresi “… Mah. … Cad. … Kat:11 D:41 …” olduğu anlaşılmakta, ayrıca … İlçe Emniyet Müdürlüğü Polis Merkezi Amirliğinin 14/07/2015 tarihli yazısı ve eki tutanakta müteveffanın …/… adresinin boş olduğu açıkça belirtilmektedir. Açıklanan nedenlerle, müteveffa …’nın vefatından önce “… Mah. … Cad. … Kat:11 D:41 …” adresinde ikamet ettiği tespit edildiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

… 3. Sulh Hukuk Mahkemesince ise muris …’nın MERNİS adresinin …/… olduğu, 16/06/2014 tarihli ölü muayene ve Otopsi tutanağında şahsın ikamet ettiği binanın 11. katından düştüğünün belirtildiği, yine aynı tutanakta kimlik tanığı olan müteveffanın eşi …’nın eşi ile hem …’de kendi ailesinin yanında hem …’de eşinin ailesinin yanında kaldıklarını beyan ettiği, 23/07/2015 tarihli kolluk tutanağında müteveffanın ölmeden önce son adresinin “… Mah. … Sok. No:… …/…” adresi olduğunun belirlenmiş ise de 29/03/2016 tarihli kolluk tutanağında müteveffanın “… Sitesi C Blok Kat:5 Daire 15/…/…” adresinde ikamet ettiğinin belirlendiği gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. (Terekenin tespiti davası, tereke nedir )

Türk Medenî Kanununun 589. maddesinde “miras bırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.” denilmektedir. TMK’nın 19/…. maddesinde de “Yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” hükmüne yer verilmiştir.

Tüm dosya kapsamından, … Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 16/06/2014 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağında belirtildiği üzere son ikamet adresi eşi …’nın ikamet adresi “… Mah. … Cad. … … Kat:11 D:41 …” olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın … 3. Sulh Hukuk Mahkemesinde sonuçlandırılması gerekmektedir…” (Yargıtay 20.Hukuk Dairesi Esas: 2018/ 6567 Karar: 2019 / 863 Karar Tarihi: 11.02.2019)

TMK madde 589 –  Müteveffanın Ölmeden Önce Hastalığından Dolayı Yerleştiği Yer Sulh Hukuk Mahkemesinin Davanın Görülmesinde Yetkili Olduğunun Gözetilmesi Gereği

 Türk Medeni Kanununun 589. maddesinde “miras bırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.” denilmektedir. TMK’nın 19/1. maddesinde de “Yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” hükmüne yer verilmiştir.

Müteveffa hakkında yapılan kolluk araştırmasına göre “murisin 2007 tarihinde …” adresinde ikamet ederken hastalığından dolayı İzmir İli Soğukkaya semtinde bulunan evine gittiği ve İzmir İlinde hastanede vefat ettiğinin” bildirildiği anlaşılmakla, uyuşmazlığın Karşıyaka 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir…” (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Esas: 2018/ 488 Karar: 2018 / 1439 Karar Tarihi: 26.02.2018)

SIK SORULAN SORULAR

Terekenin Tespiti Davasını Kimler Açabilir?

Terekenin tespiti davasını bu dava bakımından hukuki yararı bulunan herkes açabilir. Bu bakımdan hukuki yararı bulunan kimseler atanmış mirasçılar ve yasal mirasçılardır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Call Now Button