Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesi, bir kimsenin haksız bir fiilin yol açtığı öfke (hiddet) veya şiddetli elem (üzüntü, keder) sebebiyle suç işlemesi hâlinde uygulanacak cezada indirime gidilmesini öngörmektedir. Bu düzenleme, ceza hukukunun kusur teorisi ile yakından ilişkilidir. Zira kişinin ruhsal ve duygusal durumu, kusurluluğunun derecesini etkileyebilir. Bu gibi durumlarda failin işlediği suçun cezası, belirli oranlarda azaltılmakta; böylece daha adil bir yargılama süreci sağlanmaktadır.
Haksız tahrik nedir ve hangi şartlarda uygulanır?
Haksız tahrik, failin maruz kaldığı hukuka aykırı bir davranışın kendisinde yarattığı ruhsal çöküntü sonucu, anlık bir öfke veya yoğun duygusal dalgalanma içinde suç işlemesidir. TCK 29’a göre bu suç hâli, cezanın indirimi sonucunu doğurur. Ancak her tahrik durumu bu kapsama girmez. Haksız tahrikin uygulanabilmesi için üç temel koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir:
- Faili tahrik eden bir haksız fiil olmalıdır.
- Bu haksız fiil, failde hiddet veya şiddetli elem yaratmalıdır.
- Fail, bu ruh hali içindeyken suçu işlemelidir.
Haksız fiil nedir?
Haksız fiil, hukuka aykırı ve tahrik edici nitelikte olan her türlü davranıştır. Bu davranışın suç teşkil etmesi şart değildir; ahlaken veya toplumsal normlara aykırı olması da yeterlidir. Örneğin:
- Failin annesine küfür edilmesi,
- Haksız yere tokatlanması,
- Onur kırıcı bir ithamda bulunulması,
- Cinsel taciz veya sadakatsizlik gibi durumlar haksız fiil olarak kabul edilebilir.
Bu fiilin mağdura değil, failin bir yakınına yöneltilmesi de tahrik kapsamına alınabilir.
Hiddet ve şiddetli elem nedir?
“Hiddet”, kişinin öfke patlaması yaşamasına sebep olacak derecede sinirlenmesi hâlidir. “Şiddetli elem” ise bireyin ruhsal çöküntüye uğraması, derin üzüntü ve acı yaşamasıdır. Her iki hâlde de failin mantıklı ve ölçülü karar verme yetisinin geçici olarak zayıfladığı kabul edilir. Bu duygusal durumun etkisi altında işlenen suçlarda, ceza indirimi gündeme gelir.
Haksız tahrik hangi suçlar için geçerlidir?
Haksız tahrik düzenlemesi, kişilere karşı işlenen suçlar bakımından uygulanabilir. En sık karşılaşılan örnek, kasten öldürme (TCK 81) ve kasten yaralama (TCK 86) suçlarıdır. Ancak haksız tahrik, hırsızlık, dolandırıcılık gibi mala karşı suçlarda veya kamu görevlisine görevinden dolayı işlenen suçlarda genellikle uygulanmaz. Çünkü bu tür suçlar, çoğunlukla planlı ve soğukkanlı şekilde işlenir.
TCK 29’da cezalar nasıl indirilmektedir?
TCK madde 29’un ceza indirimi iki şekilde düzenlenmiştir:
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren suçlarda, ceza 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezasına çevrilir.
- Müebbet hapis cezası gerektiren suçlarda, ceza 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasına çevrilir.
- Diğer suçlarda ise verilecek ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirilir.
Bu oranlar hâkime geniş bir takdir yetkisi bırakmakta, olayın özelliklerine göre indirimin derecesi belirlenmektedir.
Haksız tahrik indiriminin uygulanabilmesi için failin kişiliği ve davranışı önemli midir?
Evet. Yargıtay kararlarında, failin tahrik karşısındaki duyarlılığı, sabıkası, sosyal konumu, cinsiyeti, eğitim durumu gibi unsurlar dikkate alınmaktadır. Örneğin, haksız fiil karşısında “herkesin soğukkanlı kalması beklenemeyeceği” kabul edilirken; aynı tahrike karşı farklı bireylerin farklı tepkiler vermesi normal karşılanmaktadır. Bu nedenle her somut olayda failin bireysel özellikleri önem taşır.
Failin olaydan sonra intikam güdüsüyle hareket etmesi haksız tahrik sayılır mı?
Hayır. Haksız tahrik indirimi, failin anlık öfke ve elem etkisi altında suç işlemesi hâlinde uygulanır. Eğer fail, olaydan sonra makul bir süre geçmişken plan yaparak, soğukkanlı şekilde suç işlemişse bu durumda artık tahrik etkisinin ortadan kalktığı kabul edilir. Yargıtay, failin uzun süre bekleyip sonrasında organize şekilde suç işlemesini “kin ve intikam saiki” olarak değerlendirir ve haksız tahrik indirimine yer vermez.
Haksız tahrik kusuru tamamen ortadan kaldırır mı?
Hayır. Haksız tahrik, failin kusurunu azaltır, ancak tamamen ortadan kaldırmaz. Bu nedenle cezada indirime gidilir; ancak fail yine de cezalandırılır. Bu yönüyle kusurluluğu etkileyen şahsi nedenlerden biri olarak kabul edilir. Zira fail, yine kendi iradesiyle hareket etmektedir; sadece bu irade, geçici bir duygusal sarsıntı ile zayıflamıştır.
Kadına yönelik şiddet suçlarında haksız tahrik nasıl değerlendirilir?
Kadına yönelik şiddet veya cinayet davalarında sanıklar sıklıkla “namus”, “sadakatsizlik”, “tahrik” gibi gerekçelere dayanmaktadır. Ancak bu savunmalar, hâkimin takdirine bağlı olarak her zaman kabul görmemektedir. Özellikle kadın cinayetlerinde tahrik indirimi, artık kamuoyunda ve hukuk dünyasında ciddi tartışmalara konu olmaktadır. Tahrikin kabul edilip edilmeyeceği, olayın mahiyeti, mağdurun davranışları ve failin niyeti çerçevesinde objektif olarak değerlendirilmelidir. Yargıtay da son yıllarda bu konuda daha daraltıcı yorumlar yapmaktadır.
Tahrik altında suç işleyen mağdurların kendilerini savunması hâlinde durum değişir mi?
Eğer fail, tahrik altında kaldıktan sonra sadece kendisini savunmuşsa, bu durumda meşru müdafaa hükümleri gündeme gelir ve ceza verilmez. Ancak savunma sınırını aşmışsa, bu durumda hem meşru müdafaa indirimi hem de tahrik indirimi birlikte değerlendirilebilir. Ancak bu iki hukuki kurum farklı temellere dayanır; meşru müdafaa, hukuka uygunluk sebebi iken, haksız tahrik kusuru azaltan bir nedendir.
Haksız tahrik indirimi hâkimin takdirine mi bağlıdır?
Evet. Haksız tahrik indirimi yapılması bir takdiri indirimdir. Hâkim, olayın tüm özelliklerini dikkate alarak indirimin hangi oranda yapılacağını belirler. Örneğin bir davada cezanın dörtte biri indirilebilirken, benzer başka bir davada dörtte üç oranında indirim yapılabilir. Ancak bu takdir hakkı sınırsız değildir; gerekçeli karar yazımı zorunludur. Aksi takdirde karar temyizde bozulabilir.
Yargıtay’ın haksız tahrike ilişkin içtihatları nasıldır?
Yargıtay uygulamasında haksız tahrik, özellikle aile içi şiddet, namus cinayetleri, trafik kavgaları ve çocuk istismarı gibi vakalarda sıklıkla değerlendirilir. Yargıtay, tahrik indirimini uygularken failin suçu işlediği ortamı, fail-mağdur ilişkisini, suçun işleniş biçimini ve olayın gelişimini ayrıntılı şekilde analiz eder. Planlı hareket, olaydan sonra bekleme süresi, başka bir kişiyi suça katma gibi unsurlar varsa haksız tahrik reddedilir.
Haksız tahrik ceza indirimi ile iyi hal indirimi birlikte uygulanabilir mi?
Evet. TCK m. 29 kapsamındaki haksız tahrik indirimi ile TCK m. 62’de düzenlenen takdiri indirim (iyi hal indirimi) aynı davada birlikte uygulanabilir. Örneğin, bir kişinin cezası önce tahrik nedeniyle azaltılır, ardından mahkemede pişmanlık göstermesi, sabıkasız oluşu gibi nedenlerle iyi hal indirimi de yapılabilir. Ancak her iki indirimin gerekçeli olarak belirtilmesi zorunludur.
TCK 29, ceza hukukunda bireyin ruhsal durumunu dikkate alan, insani ve adil yargılamayı temin eden önemli bir hükümdür. Suçun işlenme anındaki psikolojik koşullar, olayın gelişim süreci ve failin iç dünyası değerlendirilmeden verilecek kararlar, adalet duygusunu zedeleyebilir. Bu nedenle haksız tahrik indirimi, titizlikle ve özenle uygulanması gereken istisnai bir hukuki kurumdur.