TCK m.158/1-a Dolandırıcılığı

Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ( TCK 158 1-a ) dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerini düzenlemektedir. Bu suç, temel olarak bir kimsenin hileli davranışlarla başka bir kişinin zararına ve kendisinin ya da bir başkasının yararına olacak şekilde malvarlığına yönelik bir fiilde bulunması olarak tanımlanır. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için:

Sahtekarlık, Flört Dolandırıcılığı
  • Hileli davranışların bulunması,
  • Hileli davranışların bir kimseyi aldatabilecek nitelikte olması,
  • Mağdurun bu hileli davranışlara kanarak bir malvarlığı devri yapması,
  • Mağdurun bu devri sonucunda zarara uğraması,
  • Failin ise bu hileli davranışlar sonucunda yarar sağlaması gerekmektedir.

TCK m.158/1-a Bendinin Kapsamı

TCK madde 158 1-a) bendinde dolandırıcılığın nitelikli halleri arasında “dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle” işlenmesi durumu yer almaktadır. Bu bent, dini inançların ve duyguların kötüye kullanılarak işlenen dolandırıcılık suçlarını kapsar. Dini değerler, toplumda önemli ve hassas bir yer tutmaktadır ve bu nedenle bu tür dolandırıcılık daha ağır bir cezayı gerektirmektedir.

Gizlenen, Dolandırıcı, Zor, Utangaç

Suçun Maddi ve Manevi Unsurları

Maddi Unsur

Maddi unsur, failin dini inanç ve duyguları istismar ederek hileli davranışlarda bulunması ve bu hileli davranışlar sonucunda mağdurun malvarlığında bir zarara uğramasıdır. Örneğin, bir kişinin, kutsal bir mekân ya da dini bir figür adına para topladığını söyleyerek insanları kandırması ve bu yolla para elde etmesi bu suça örnek teşkil eder.

Manevi Unsur

Manevi unsur ise kasttır. Fail, dini inanç ve duyguları istismar ederek hileli davranışlarda bulunmakta kasıtlı olmalıdır. Bu, failin bilerek ve isteyerek, dini inançları ve duyguları suistimal etmek suretiyle mağduru aldatması anlamına gelir.

Cezai Yaptırımlar

TCK m.158/1-a bendine göre, bu nitelikli dolandırıcılık suçu işleyen kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, suçun toplum üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi ve dini inançların istismar edilmesinin ciddiyetini yansıtmaktadır.

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Delil Yetersizliği

Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle işlenen dolandırıcılık suçlarında, hileli davranışların ve mağdurun aldatıldığına dair somut delillerin bulunması zor olabilir. Bu durum, yargılama sürecinde delil yetersizliği nedeniyle suçun ispat edilmesini zorlaştırabilir.

Mağdurun Kendi İradesi

Mağdurun, failin hileli davranışlarına kanarak malvarlığını devretmesi gerekmektedir. Ancak, bazı durumlarda mağdurun kendi iradesiyle hareket ettiğinin ispatlanması, dolandırıcılık suçunun oluşup oluşmadığı konusunda tartışmalara neden olabilir.

Örnek Yargıtay Kararları

Türk Yargıtay’ı, dolandırıcılık suçuna ilişkin birçok emsal karar vermiştir. Bu kararlar, dolandırıcılık suçunun unsurlarını ve TCK m.158/1-a bendinin uygulanmasına ilişkin önemli bilgiler sunmaktadır. Örneğin, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin bir kararında, failin dini bir cemaat adına yardım topladığını iddia ederek birçok kişiyi kandırdığı ve bu yolla haksız kazanç elde ettiği tespit edilmiştir. Mahkeme, bu fiilin TCK m.158/1-a bendine uygun olduğunu belirterek faile ceza vermiştir.

Sonuç

TCK madde 158’in 1. fıkrasının a bendi, dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle işlenen dolandırıcılık suçlarını kapsamaktadır. Bu suçun cezai yaptırımları ağırdır ve toplumda dini değerlerin korunması amacıyla önemli bir düzenlemedir. Ancak, uygulamada delil yetersizliği ve mağdurun kendi iradesi gibi konular, yargılama sürecinde zorluklar yaratabilir. Yargıtay’ın emsal kararları, bu suçun unsurlarının ve uygulamasının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmaktadır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Call Now Button