İçindekiler
- 1 KİŞİSEL VERİ KAVRAMI NEYİ İFADE EDER? ANAYASA VE 6698 SAYILI KANUN ARASINDAKİ İLİŞKİ
- 2 KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU VE YAPTIRIMI
- 3 KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
- 4 KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ
- 5 KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNDA HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
- 6 KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU BAKIMINDAN ŞİKAYET SÜRESİ VE ZAMANAŞIMI
- 7 KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE UZLAŞTIRMA
- 8 KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
- 9 SIK SORULAN SORULAR
Türk Ceza Kanunu’muzda kişisel verilerin suçun konusunu oluşturduğu bazı düzenlemeler yer almaktadır. Bunlardan biri de TCK 135 ’te düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçudur.
İlgili yazılarımız;
KİŞİSEL VERİ KAVRAMI NEYİ İFADE EDER? ANAYASA VE 6698 SAYILI KANUN ARASINDAKİ İLİŞKİ
Kişisel veri kavramı; 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre kişisel veri; kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Bu bağlamda gerçek kişinin adı, soyadı, adresi, doğum tarihi, doğum yeri, telefon numarası, sağlık bilgileri, e-mail adresi, SGK numarası, parmak izi, fotoğrafı, ses ve görüntü kayıtları, dini vb. bilgiler kişisel veri olarak kabul edilir.
Kişisel veriler Anayasa ile de koruma altına alınmıştır. Anayasa’nın 20. maddesine göre; “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”
Anayasa’nın 20. Maddesi gereğince kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin düzenlenmesi amacıyla; 24.03.2016 tarihinde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanun’u kabul edilmiştir. Kanunu amacının düzenlendiği 1. maddesine göre; “Bu Kanunun amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir.”
KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU VE YAPTIRIMI
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu; Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlıklı dokuzuncu bölümünde; kişisel verilerin kaydedilmesi yan başlıklı 135. Maddesinde düzenlenmiştir.
TCK Madde 135- (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Kanuni düzenlemeye göre; suçun konusu kişisel verilerdir. Yukarıda kişisel veri kavramının ne ifade ettiğine değinmiştik. Bununla birlikte; bir verinin gerçek bir kişi ile ilişkilendirilmesi halinde kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiğini söylemek mümkündür. Kişisel verileri niteliklerine göre genel nitelikli kişisel veriler ve özel nitelikli kişisel veriler olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Kanuni düzenlemeye bakıldığında özel nitelikli kişisel verilerin diğer verilere nazaran daha fazla koruma altına alındığı görülmektedir.
TCK madde 135/1’de genel nitelikli kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi dolayısıyla; fail hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; bazı kişisel verilerin nitelikleri ayrıca belirtilerek bu verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi ; cezayı yarı oranında arttıran nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Türk Ceza Kanunu’nun özel hükümler kısmında düzenlene suçlar esasen korunan hukuki değer kavramına göre tasniflendirilmiştir. Dolayısıyla bir suç ile korunan hukuki değeri öğrenmek için suçun kanunda düzenlendiği yere bakmak gerekmektedir. Bu bağlamda kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ile korunan hukuki değer; özel hayatın gizliliği ve özel hayatın korunması hakkıdır.
KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ
TCK madde 137’de suçun nitelikli halleri düzenlenmiştir.
TCK Madde 137- (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;
a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Belirtmemiz gerekir ki suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi nitelikli halin oluşması için yeterli değildir. Kamu görevlisi tarafından; kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ancak ve ancak görevin kendisine verdiği yetki kötüye kullanılarak işlendiği takdirde ; TCK md.137 gereği hakkında verilecek cezada arttırım yapılmaktadır.
KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNDA HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
Hukuka aykırılık; fail tarafından kanunda düzenlendiği şekilde işlenen fiile hukuk düzeninin izin vermemesini ifade eder. Maddi veya manevi unsurları bakımından kanuni düzenlemeye uyan bir fiile şayet hukuk düzeni tarafından izin verilirse; fail söz konusu fiili işlediği ileri sürülerek cezalandırılamamaktadır.
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun kanuni düzenlemesinde açıkça “hukuka aykırı olarak” ifadesi yer almaktadır. Türk hukukunda hukuka uygunluk nedenlerinden; TCK madde 24/1’de düzenlenen kanun hükmü ve TCK madde 26/2’de düzenlenen ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedenleri; failin işlemiş olduğu kişisel verileri kaydetme fiilini hukuka uygun hale getirmektedir. Buna göre; kanun hükmünü yerine getirmesi dolayısıyla veya ilgilinin açık rızası doğrultusunda kişisel verileri kaydeden kişinin eylemi suç teşkil etmez.
Örneğin; Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS)’nin birçok kişinin kişisel verilerini kaydetmesine bizzat 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile cevaz verilmiştir. Zira ilgili sistem 5490 sayılı Kanun kapsamında kurulmuştur. Bir diğer örnek ise; 4857 sayılı İş Kanunu’dur. 4857 sayılı Kanun’un madde 75/1 hükmü gereğince işveren, işyerinde çalıştırdığı her bir işçi için özlük dosyası oluşturmak zorundadır. Bu kapsamda işveren, bizzat kanun hükmü gereğince işçilerin kişisel verilerini kaydetmektedir.
6698 Sayılı Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Kanunu’n 5. maddesinin 1. fıkrasında; kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise kişinin açık rızası alınmaksızın kişisel verilerinin işlenebileceği haller tek tek sayılmıştır. Bunlar;
a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi
b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması
c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması
ç) Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması
d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması
e) Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması
f) İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması
KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU BAKIMINDAN ŞİKAYET SÜRESİ VE ZAMANAŞIMI
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu; kanunen şikayete tabi suçlar arasında sayılmamış olduğunda; bu suç bakımından herhangi bir şikayet süresi bulunmamaktadır. Dolayısıyla fail hakkında bu suçtan dolayı bir soruşturma veya kovuşturma yapılması; mağdurun ilgili makamlara şikayet etmesine bağlı değildir.
Türk Ceza Kanunu’nda kişisel verilerin kaydedilmesi suçu bakımından ayrı bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Bu suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Fail tarafından kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun tüm unsurları bakımından işlendiği tarihten itibaren; 8 yıllık dava zamanaşımı süresi içinde savcılığa bildirilmesi gerekmektedir. Aksi halde dava zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan fail hakkında bu fiilinden dolayı soruşturma yapılamaz.
KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE UZLAŞTIRMA
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu bakımından görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddelerince hangi suçların uzlaştırma kurumu kapsamında olduğu açıkça belirtilmiştir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu uzlaştırma kapsamında değildir.
KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
TCK madde 135 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu ile Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali Suçu Arasındaki İlişki
“Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre, sanık …’ın, bir alışveriş merkezinde, kayınbiraderinin eski eşi olan mağdur … ile tanık Turgay’ı aynı masada yemek yerken görüp, cep telefonunun çekim yönünü onlara doğru odaklayarak, rızalarına aykırı şekilde fotoğraflarını çektiği ve durumu fark eden mağdurun sanığa müdahale etmek istediği esnada sanığın cep telefonunu montunun cebine koyup, hızla uzaklaştığı olayda;
Tanık Turgay’la aralarındaki arkadaşlık ilişkisinin varlığını ve boyutunu kendisinde saklı tutan mağdur …’nin başkalarınca görülmesini ve bilinmesini istemeyeceği özel görüntüsünün, sanık … tarafından sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulacak şekilde kaydedilmesi nedeniyle sanığa isnat edilen TCK’nın 135/1. madde ve fıkrasındaki kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği; ancak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin görüntüsünü, onun rızasına aykırı şekilde kaydeden sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de nazara alınıp, CMK’nın 226. maddesi uyarınca TCK’nın 134/1-1 ve 134/1-2. madde, fıkra ve cümlelerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınarak, CMK’nın 254. maddesi gereğince uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, uzlaşma gerçekleşmediği takdirde, sanık hakkında görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan mahkumiyet hükmü kurulması “ (YARGITAY 12.Ceza Dairesi 2019/ 973 E. 2020 / 218 K. 08.01.2020 T.)
TCK madde 135 Suçunun Oluşumu Bakımından Sosyal Medya Fotoğraflarının Kullanılması
“Bu bilgiler ışığında somut olayımız açısından, sanık tarafından oluşturulan sahte facebook profilinde, katılanın facebook profilinden elde edilen resimlerin yayınlanması eyleminin suç olarak kabul edilmesi halinde, eylemin kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu değil, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturabileceği, bahse konu resimlerin dosya kapsamında bulunmadığı, ancak;
Sanığın kovuşturma aşamasında verdiği ifadesinde Davaya konu fotoğrafları ben facebook isimli sosyal paylaşım sitesinden aldım. Ben bu sitede kendisi ile arkadaştım. Zaten bu fotoğrafları herkese açıktı, müştekinin benim elimde herhangi bir fotoğrafı yoktur şeklindeki savunması, katılanın kovuşturma aşamasında verdiği ifadesinde benim fotoğraflarım arkadaşım olmayanlara engelliydi. Sadece bir tane profil fotoğrafım herkese açıktı. Sanık büyük ihtimalle o fotoğrafımı almış olabilir. şeklindeki beyanı dikkate alındığında, bahse konu fotoğrafın, katılanın herkese açık profilinden elde edildiği, bu fotoğraflara kolaylıkla ulaşılabildiği, fotoğrafın özel hayata ilişkin olduğuna dair bir iddiada da bulunulmadığı dikkate alındığında, özel hayata ilişkin olmayan, herkese açık facebook profilinden kolaylıkla elde edilen fotoğrafların, ilgilinin isim ve soyismi kullanılmadan, sadece başka bir facebook profilinde yayınlanması eyleminin suç olarak kabul edilemeyeceği, bu eylemlerin yalnızca özel hukuk yaptırımlarına konu olabileceği göz önüne alındığında mahkemece sanık hakkında beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup,”(YARGITAY 12. Ceza Dairesi 2015/ 4349 E. 2016 / 5349 K. 30.03.2016 T.)
SIK SORULAN SORULAR
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 8 inci, 9 uncu, 11 inci, 13 üncü, 14 üncü, 15 inci, 16 ncı, 17 nci ve 18 inci maddeleri 07.04.2016 yayım tarihinden 6 ay sonra, diğer maddeler ise 07.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kişisel verilerin kaydedilmesi halk arasında “fişleme” olarak da nitelendirilmektedir. Fişleme yapmak ise hukuka aykırı olarak kasten işlenebilen TCK madde 135 kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu oluşturmaktadır.
.