TAM YARGI DAVASI NEDİR ?

Dava açma hakkı bireyin sahip olduğu hak arama özgürlüğünün en temel alt unsurlarından biridir. Anayasa’nın 36. Maddesine göre; herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. ( Tam yargı davası nedir ? )

Hukuki işlem kavramı; bir hukuki sonuca yönelik olarak ortaya koyulan irade açıklamasını ifade etmektedir. İdari işlem ise; idari makamların kamu gücü kullanmak suretiyle yapmış oldukları hukuki sonuç doğuran her türlü hukuki işlemlerdir. İdari işlemler; nitelikleri gereği hukuka uygunluk karinesinden yararlanmaktadırlar. Dolayısıyla idari işlemler; aksi mahkeme kararlarıyla kabul edilinceye veyahut da idarece hukuka aykırılık dolayısıyla kendiliğinden geri alınıncaya kadar hukuka uygun kabul edilmektedir.

İlgili yazılarımız ;

TAM YARGI DAVASI NEDİR , TAM YARGI DAVA TÜRLERİ NELERDİR?

Tam yargı davası idari işlemlerden doğan zararların tazmini amacıyla idareye açılan dava türünü ifade etmektedir. Dolayısıyla tam yargı davası idareye açılan tazminat davası niteliğindedir. Tam yargı davası ile ilgili idari işlemin iptali değil, idari işlemin neden olduğu zararın giderimi amaçlanmaktadır.

Tam yargı davalarına ilişkin usul ve esaslar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenmiştir. İlgili kanunun “Genel Esaslar” başlıklı birinci bölümünde “İptal ve Tam Yargı Davaları” yan başlıklı 12. Maddesi aşağıdaki şekildedir:

İYUK Madde 12 – İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler.

Doktrinde idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararları tazmin yükümlülüğü iki temel sorumluluk kapsamında değerlendirilmektedir. Genel kabule göre idarenin tazmin yükümlülüğü; idarenin hizmet kusuru yani kusura dayalı sorumluluğu nedeniyle tazmin yükümlülüğü ile kusursuz sorumluluk ilkeleri nedeniyle tazmin yükümlülüğüne dayandırılmaktadır. Bu iki tür sorumluluk dolayısıyla idarenin işlem ve eylemlerinden dolayı sorumluluğuna gidilebilmekte ve idarenin meydana gelen zararı tazmin yükümlülüğü olduğu kabul edilmektedir. ( Tam yargı davası nedir ? )

İdareye karşı açılan tazminat davası niteliğindeki tam yargı davalarını 4’e ayırmak mümkündür. Bunlar;

  • Tazminat Davası Şeklinde Tam Yargı Davaları: Bu dava türü idarenin işlem ve eylemlerinden dolayı zarara uğrayanların açtığı tam yargı davası türüdür. Bu dava türünde zararın giderilmesi amaçlanmaktadır.
  • Vergi Davası Şeklinde Tam Yargı Davaları: Bu dava türünün tam yargı davası olarak kabul edilip edilmemesi hususu doktrinde tartışmalıdır. Genel kabule göre ise bu davalar vergi davası niteliğindeki tam yargı davası niteliğindedir.
  • İstirdat Davası Şeklinde Tam Yargı Davaları: Bu dava türü hukuken kabul edilebilecek haklı bir sebep olmaksızın idarenin mülkiyetine giren mal veya paranın geri alınması amacıyla açılan tam yargı davası türüdür.
  • İdari Sözleşmelerden Doğan Tam Yargı Davaları: Bu dava türünde idarenin yapmış olduğu idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar ile ilgilidir.

TAM YARGI DAVALARININ ŞARTLARI

Aşağıdaki şekilde tam yargı davalarının ön şartlarını ve esasa ilişkin şartları sıralayabiliriz:

  • Dava görevli ve yetkili mahkemede açılmalıdır.
  • Dava açma süresi içinde ilgili tam yargı davası açılmalıdır.
  • Davacının kişisel bir hakkının ihlal edilmiş olması gereklidir.
  • Davacının ihlal edilen hak dolayısıyla bir zarara uğraması zorunludur.
  • İdarece yapılmış bir idari işlem, idari eylem veya idarenin tarafı olduğu bir idari sözleşme söz konusu olmalıdır.
  • Davacının uğradığı zarar ile idari işlem, idari eylem veya idari sözleşme arasında nedensellik bağı olmalıdır.
  • Tam yargı davası kanunda öngörülen usule uygun şekilde açılmalıdır. Örneğin idari eylemlerden doğan tam yargı davalarının açılabilmesi için en önemli ön koşul dava açılmadan önce zararın tazmini için idareye başvuruda bulunmaktır.

TAM YARGI DAVALARINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Belirtmemiz gerekir ki tam yargı davalarında genel görevli mahkeme kanunun açık hükmü gereğince idare mahkemeleridir. Bununla birlikte belirtilmelidir ki; Danıştay ve vergi mahkemelerinin görevi kapsamındaki tam yargı davaları genel görevli mahkeme kuralının istisnasıdır.

Tam yargı davalarında yetkili mahkeme ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Davalarda Yetki ve Bağlantı ile Görevsizlik ve Yetkisizlik Hallerinde Yapılacak İşlemler” başlıklı ikinci bölümünün “Tam Yargı Davalarında Yetki” yan başlıklı 36. Maddesinde düzenlenmiştir. Kanunun ilgili maddesine göre tam yargı davalarında 3 tane yetkili mahkeme belirlenmiştir. Bunlar:

  • Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili idare mahkemesidir.
  • Zarar, bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise, yetkili mahkeme hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer idare mahkemesidir.
  • Yukarıda yazılı haller dışındaki hallerde davacının ikametgâhının bulunduğu yer idare mahkemesidir.

İYUK madde 36’da düzenlenen yetkili idare mahkemeleri; kanundaki açık düzenleme gereğince idari sözleşmelerden doğan tam yargı davaları için geçerlidir. İdari sözleşmelerden doğan tam yargı davalarında görevli mahkeme İYUK madde 32’de düzenlenen idare davalarında genel yetkili mahkeme kuralına tabidir. İlgili kanun maddesine göre; 2577 sayılı Kanun’da veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir. ( Tam yargı davası nedir ? )

TAM YARGI DAVALARINDA YARGILAMA SÜRECİ

İdare aleyhine tam yargı davası açma usulü davanın konusuna göre değişkenlik göstermektedir. Bireyin ihlal edilen kişisel hakkının idari işlem veya idari eylem dolayısıyla gerçekleşip gerçekleşmediği önem arz etmektedir.

Öncelikle belirtmek isteriz ki; idari işleme karşı önce iptal davası açılması halinde dava hakkında verilen kararın tebliğinin ardından ilgililer 30 günlük dava açma süresi içinde tam yargı davası açabilirler.

İdari Eylemlerden Doğan Tam Yargı Davaları Bakımında Dava Açma Usulü

İdari eylemlerden doğan tam yargı davalarına ilişkin usul Doğrudan Doğruya Tam Yargı Davası Açılması yan başlıklı İYUK madde 13’te düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile idari eylemlerden doğan tam yargı davaları bakımından dava açabilmek için özel bir ön koşul getirilmiştir. Bu ön koşulu idareye başvuru koşulu olarak belirtmek mümkündür.

Buna göre; idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. Kanunda belirtilen dava açma süresi İYUK madde 7/1’de düzenlenen 30 günlük süredir.

İdari İşlemlerden Doğan Tam Yargı Davaları Bakımından Dava Açma Usulü

İdari işlemlerden doğan tam yargı davaları İYUK madde 7’de düzenlenen 30 günlük genel dava açma süresi içinde açılabilir. Zorunlu olmamakla birlikte kişi isterse dava açmadan önce tam yargı davasına konu edilecek idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan üst makamdan isteyebilir. Bu başvuru İYUK madde 11’de düzenlenen usule tabi olup, başvuru süresi 30 gündür. ( Tam yargı davası nedir ? )

TAM YARGI DAVALARI İLE İLGİLİ DANIŞTAY KARARLARI

İYUK madde 13 – Son Günün Çalışmaya Ara Verme Ve Hafta Sonu Tatiline Denk Gelmesi Nedeniyle En Son Belirtilen Tarihte Dava Açılması Gerektiği – Davada Süre Aşımı Bulunduğu

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı köy sınırlarında gerçekleştirilmesi planlanan Gnays Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi” projesi ile ilgili Kırklareli Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen 24/06/2019 tarihli, E.2019100 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararının 27/06/2019 – 26/07/2019 tarihleri arasında Kırklareli Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ilan panosunda ve internet sitesinde ilan edildiği, bu sebeple de en geç askı ilan tarihi olan 26/07/2019 tarihinden itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca 30 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 28/10/2021 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Uyuşmazlıkta; Dairemiz tarafından verilen ara kararı ile; dava konusu işlemin uygun araçlarla halka duyurulmak üzere Kırıkkale Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün … günlü, … sayılı yazısı ile, aralarında davacı Köy Muhtarlığının da bulunduğu muhataplara gönderilmek üzere dağıtıma çıkarıldığı ve dosyadaki iadeli taahhütlü posta alındı makbuzuna göre, Okçular Köyü Muhtarlığı’na gönderilen postanın 02/07/2019 tarihinde Kadir isimli kişiye teslim edildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle, davacı Köy Muhtarlığına halka duyurulmak üzere gönderildiği iddia edilen dava konusu işlemin, halka hangi yolla tebliğ/ilan edildiği ve ilan edilmiş ise buna ilişkin askı tutanaklarının gönderilmesinin istenilmesi üzerine, davalı idare tarafından; dava konusu işlemin davacı köyde 03/07/2019 – 22/07/2019 tarihleri arasında 15 gün süre ile köy halkına ilan edildiğine ilişkin, köy muhtarı ve iki aza tarafından imzalanan askı tutanağının gönderildiği anlaşılmıştır.

(…)

Yukarıda belirtilen mevzuat hükmünde de belirtildiği üzere, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün, ivedi yargılamada otuz gün olduğu, bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı veya ilanın yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmıştır. Bu kural, idari işlemlerin idare tarafından ilgililere açık ve anlaşılır bir biçimde duyurulması ve bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmalarına olanak sağlama amacını taşımaktadır.

Bu durumda, dava konusu işlemin, davaya konu projeden etkilenecek veya etkilenmesi muhtemel olan davacı köyde 03/07/2019 – 22/07/2019 tarihleri arasında askıda ilan edildiği, buna göre son ilan tarihi olan 22/07/2019 tarihinden itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca 30 gün içinde dava açılması gereken son günün (21/08/2019) çalışmaya ara verme ve hafta sonu tatiline denk gelmesi nedeniyle en son 09/09/2019 tarihinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 28/10/2021 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu anlaşılmıştır. …” (Danıştay 6. Daire Esas: 2022/ 762 Karar: 2022 / 5057 Karar Tarihi: 20.04.2022)

İYUK Madde 12

Birbirinden farklı taşınmazlarda malik olan taşınmaz sahipleri açısından, 2577 sayılı Yasa’nın 5. maddesi kapsamında her bir taşınmaza ilişkin incelemenin ayrı ayrı yapılması gerekeceğinden ve bu nedenle de aralarında maddi ve hukuki anlamda bağlılık bulunmadığından, her bir taşınmaz için taşınmaz sahipleri tarafından ayrı ayrı dava dilekçesi düzenlenmesi gerekmektedir.

Bununla birlikte, uyuşmazlığa konu işlemlerin niteliği gereği, bir davacının birden fazla taşınmazı bulunması halinde, taşınmazları açısından tek bir dilekçe ile dava açması da mümkündür.

Dosyanın incelenmesinden; … TM ve Bağlantı Yolu Projesi kapsamında tesis edilen dava konusu işlemlere konu taşınmazların koordinat verilmek suretiyle belirlendiği; birden çok ve farklı taşınmazlar yönünden görülmekte olan davanın açıldığı; dava konusu işlemler ile davacılar arasındaki bu alanda bulunan taşınmazlardan kaynaklanan menfaat ilişkisini gösteren tapu kaydı/tapu tahsis belgesi vb. belgelerin dava dilekçesine eklenmediği; bu haliyle dava dilekçesinin 2577 sayılı Yasa’nın 3. ve 5. maddesine uygun düzenlenmediği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dava konusu işlemler ile davacılar arasındaki menfaat ilişkisini gösteren, uyuşmazlık konusu alandaki taşınmazlara ait tapu kaydı/tapu tahsis belgesi vb. bilgi ve belgelerin dava dilekçesine eklenerek her bir taşınmaz için taşınmaz sahipleri tarafından ayrı ayrı dava dilekçesi düzenlenmesi ve her bir davacıya ilişkin vekaletname aslı veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Kanun’un 3. ve 5. maddesi hükümlerine uygun olmayan dava dilekçesinin aynı Kanun’un 15. maddesinin 1/d bendi gereğince, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz (30) gün içinde yeniden dava açılmak üzere reddine,
(Danıştay 6. Daire Esas: 2022/ 3030 Karar: 2022 / 7182 Karar Tarihi: 16.06.2022)

SIK SORULAN SORULAR

Tam Yargı Davası Nedir?

Tam yargı davası idari işlemlerden doğan zararların tazmini amacıyla idareye açılan dava türünü ifade etmektedir. Dolayısıyla tam yargı davası idareye açılan tazminat davası niteliğindedir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Call Now Button