SUÇU BİLDİRMEME SUÇU (TCK 278)

SUÇU BİLDİRMEME SUÇU VE YAPTIRIMI

Suçu bildirmeme suçu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının ; “Adliyeye Karşı Suçlar” başlıklı ikinci bölümünde “Suçu Bildirmeme” yan başlıklı 278. maddesinde düzenlenmiştir. Kanunun ilgili maddesi aşağıdaki şekildedir:

TCK Madde 278 – (1) İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Mağdurun on beş yaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan engelli olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılır.

(4) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler bakımından cezaya hükmolunmaz. Ancak, suçu önleme yükümlülüğünün varlığı dolayısıyla ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır.

Suçu bildirmeme suçu; kasten işlenebilen suçlardan olup ; dolayısıyla mahkemece yapılan yargılama sonunda fail hakkında bir yıla kadar hapis cezası verilecektir.

Suçu bildirmeme suçunun oluşması için işlenmekte olan bir suçun varlığı gerekmektedir. Dolayısıyla kişinin işlendiğini öğrendiği her bir suç bakımından yetkili makamlara bildirimde bulunma yükümlülüğü yoktur. Kaldı ki madde metninde de açıkça düzenlendiği üzere ; ancak belli suçlar bakımından suçun yetkili makamlara bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suç olarak düzenlenmiştir. Bu şekilde bir ayrım olması esasen devletlerin izlediği suç politikalarından kaynaklanmaktadır.

Suçu bildirmeme suçunun nitelikli halleri kanunun 278. maddesinin 3. Fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre; mağdurun 15 yaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan özürlü olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan bir kimse olması cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli haldir. Bu halde fail hakkında ceza yarı oranında arttırılacaktır.

SUÇU BİLDİRMEME SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Bir suç düzenlemesi ile korunan hukuki değer; suçun kanuni düzenlemesinde belirtilen haksızlığın yöneldiği değerdir.

Suçu bildirmeme suçu; kanunun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının Adliyeye Karşı Suçlar bölüm başlığı altında düzenlenmiştir. Suçu bildirmeme suçunun kanunda yaptırıma bağlanması ile kanun koyucu; toplumun yargı organlarının ve adli faaliyetinin doğru şekilde çalışmasındaki menfaatini korumaktadır. Dolayısıyla kanun koyucunun işlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmenin aslında kamusal bir görev olarak gördüğünü söylemek yanlış olmayacaktır.

Madde gerekçesinde de ifade edildiği üzere; kişinin devletten suçluların cezalandırılmasını istemesi bir haktır. Ayrıca kişinin, herhangi bir suç olgusunu öğrenmesinin ardından bunu araştırmaya yetkili makamlara bildirmesi bir yükümlülüktür.

SUÇU BİLDİRMEME SUÇUNDA FİİL

Türk ceza hukukuna göre fiil ; kişinin iradesi doğrultusunda belli bir amaca yönelen, dış dünyada bir etki yaratan icrai veya ihmali insan davranışıdır. Dolayısıyla bir suçun maddi unsurlarından fiil/hareket unsuru iki şekilde meydana gelebilecektir. Fiil; icrai hareketlerden de ihmali hareketlerden de oluşabilmektedir.

Kanuni düzenlemeye göre, suçu bildirmeme suçu iki şekilde oluşabilmektedir. TCK madde 278/1’e göre; işlenmekte olan bir suçun yetkili makamlara bildirilmemesi ya da TCK madde 278/2’ye göre ise; işlenmiş olmakla birlikte, sebep olduğu neticelerin sınırlandırılması hala daha mümkün olan bir suçun yetkili makamlara bildirilmemesi ile suçun fiil unsuru da oluşmaktadır.

Bu aşamada belirtmek gerekir ki; TCK madde 278/2’ye göre neticelerin sınırlandırılmasının mümkün olması için öncelikle bir netice suçunun olması gerekmektedir.

SUÇU BİLDİRMEME SUÇUNUN FAİLİ VE BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Suçu bildirmeme suçunun faili, bildirme yükümlülüğü bulunan herkes olabilmektedir. Zira kanuni tanımda fail bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Bu konuda önem arz eden husus bildirim yükümlülüğü bağlamında ortaya çıkmaktadır. Bazı kişiler bakımından bildirim yükümlülüğü bulunmadığından bu kişilerin suçu bildirmeme suçunun faili olması mümkün değildir.

Örneğin; işlenmekte olan veya işlenmiş olmakla birlikte neticesinin sınırlandırılmasına olanak bulunan suçun faili veya suç ortağı, suçu bildirmeme suçunun faili olamaz. Aksini kabul etmek; bir kişinin hiçbir şekilde kendisini suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamayacağı kuralının aykırı olacaktır.

Ayrıca TCK madde 278/4’e göre; tanıklıktan çekinebilecek kişiler bakımından cezaya hükmolunamayacaktır. Dolayısıyla CMK madde 45’de tek tek sayılan kişiler, suçu bildirmeme suçunun faili olabilmelerine rağmen haklarında bu suç dolayısıyla cezaya hükmolunamaz.

Suçu bildirmeme suçu bakımından bildirimden kasıt CMK madde 158’de düzenlenen ihbar değildir. Bu madde anlamında bildirim fiilin işlenmesi veyahut da neticenin önlenmesi amacıyla yetkililerin ön suç ile ilgili olarak bilgilendirilmesidir. Bildirim; sözlü, yazılı veya bir kişi aracı olmak suretiyle yapılacaktır.

KAMU GÖREVLİLERİNİN VE SAĞLIK MESLEK MENSUPLARININ SUÇU BİLDİRMEMESİ SUÇU

Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu TCK Madde 279’da düzenlenmiştir. Buna göre; kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenen ancak yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bildirmekte geciken kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Görülmektedir ki; kamu görevlisinin suçu bildirmemesi daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. TCK madde 6’ya göre kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.

Sağlık meslek mensuplarının suçu bildirmemesi ise TCK madde 280’de düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesine göre; görevi sırasında bir suç işlendiğine yönelik bir belirti ile karşılaşan ancak durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bunda gecikme gösteren sağlık meslek mensubu bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Maddenin ikinci fıkrasında sağlık mesleği mensubundan ne anlaşılması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Buna göre; tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler bu suçta bakımından sağlık mesleği mensubu kabul edilmektedir.

Bu madde ile ilgili en önemli husus maddenin yalnızca özel hastanelerde veya kurumlarda çalışan sağlık mesleği mensuplarını kapsamasıdır. Devlet hastaneleri veya kurumlarındaki sağlık mesleği mensupları aynı zamanda kamu görevlisi oldukları için bu halde TCK madde 279 söz konusu olur.

SUÇU BİLDİRMEME SUÇUNDA MANEVİ UNSUR

Suçun manevini unsuru; kast veya taksirdir. Türk ceza hukuku sistemimize göre kast; suçun kanuni düzenlemesinde tanımlanan unsurların suçun faili tarafından bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesidir. TCK madde 21’e göre suçun oluşması ancak ve ancak kastın varlığına bağlıdır.

Taksir ise; fail tarafından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılmak suretiyle suçun kanuni tanımında belirtilen netice öngörülmeyerek fiilin işlenmesidir. TCK’nın 22. maddesi 1. fıkrasına göre; taksirle işlenen fiiller ancak kanunda açıkça belirtildiği takdirde cezalandırılır.

TCK madde 278’de düzenlenen suçu bildirmeme suçu kasten işlenebilen suçlardandır. Suçun oluşması ve failin bu suçtan dolayı cezalandırılması kastın varlığına bağlıdır. Bu nedenle de failin; bilerek ve isteyerek suçu oluşturan hareketi gerçekleştirmesi zorunludur. Suçun taksir ile işlenmesi hali kanunda açıkça düzenlenmediğinden failin; fiili taksirle işlemesi halinde, suçu bildirmeme suçundan cezalandırılması mümkün değildir.

SUÇU BİLDİRMEME SUÇUNDA ŞİKAYET USULÜ, ZAMANAŞIMI SÜRESİ VE UZLAŞTIRMA

Belirtmemiz gerekir ki suçu bildirmeme suçu; soruşturulması ve kovuşturulması kanunen suçtan zarar görenin veya mağdurun şikayet şartına bağlanmamıştır. Suçu bildirmeme suçu bakımından şikayet şartı aranmadığından resmi kurumlara başvuru yapılması halinde; esasen bir ihbar söz konusu olmaktadır. Bu nedenle de bu suç savcılık makamınca re’sen soruşturulacaktır. Ayrıca şikayetten vazgeçme halinde davanın düşmesi mümkün değildir.

Suçu bildirmeme suçunun olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddelerinde hangi suçların uzlaştırma kurumu kapsamında olduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu nedenle suçu bildirmeme suçu; kanunen uzlaştırma kapsamına alınmamıştır.

SUÇU BİLDİRMEME SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE YARGILAMA SÜRECİ

Suçu bildirmeme suçu bakımından görevli mahkeme; asliye ceza mahkemeleridir. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin, asliye ceza mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından kovuşturma aşaması başlamaktadır.

Suçu bildirmeme suçu dolayısıyla yapılan yargılama sonunda fail hakkında verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Şartların oluşması halinde; fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi de mümkündür.

Ayrıca fail hakkında yapılan yargılama sonunda suçu bildirmeme suçu dolayısıyla verilen cezanın mahkeme tarafından ertelenmesine karar verilmesi de mümkündür.

SUÇU BİLDİRMEME SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

TCK madde 278 – Suçu Bildirmeme Suçu

Olay tarihinde 7 yaşında olan mağdurun üvey babası Süleyman Taşkan’ın ve mahallede döşemecilik işiyle uğraşan Hüseyin Akkoyunlu’nun kendisine cinsel istismarda bulunduğunu annesi olan sanığa anlattığı halde, sanığın kızına yönelik gerçekleştirilen cinsel istismar olaylarını soruşturma yapmakla görevli makamlara bildirmeyerek, TCK’nın 278/1-3 madde ve fıkralarında düzenlenen suçu bildirmeme suçunu işlediği sabit olduğu halde, mahkumiyeti yerine yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,” (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/19360 E., 2021/15257 K.)

TCK madde 278 – Suçu Bildirmeme Suçu

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; suça sürüklenen çocuğun mala zarar verme ve hırsızlık suçlarını işlediği, diğer sanıkların, suçun işleniş şekline ve suça sürüklenen çocuğun suça katıldığına ilişkin beyanları, çalınan eşyanın suça sürüklenen çocuğun evinde ele geçmesi ve yaşı büyük sanıkların aynı suçtan yargılandığı dosyada tanık olarak dinlenen suça sürüklenen çocuğun atılı suça katıldığına ilişkin anlatımı ile sabit olduğunun anlaşılması karşısında; bu suçlardan cezalandırılmasına kararı verilmesi gerekirken suç vasfında da yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK.nun 278/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi,” (Yargıtay 8.Ceza Dairesi 2017/24843 E. 2018/ 7103 K. 19.06.2018 T.)

TCK madde 278 – Suçu Bildirmeme Suçu ve HAGB

Mahkemesince 05.07.2012 tarih ve 2012/60-392 E.-K. sayılı hükmün açıklanmasının dayanağı olan, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde Sungurlu Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.09.2013 tarih ve 2013/114-327 E.-K. sayılı kesinleşmiş ilamında; suça sürüklenen çocuk hakkında denetim süresi içerisinde işlediği kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği, 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, suça sürüklenen çocuğa ait UYAP üzerinden alınan sabıka kaydına göre de, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde işlediği CMK’nın 231/11. maddesine konu olabilecek kasten yeni bir suça ilişkin herhangi bir mahkumiyetinin bulunmadığının anlaşılması karşısında; 05.07.2012 tarih ve 2012/60-392 E.-K. sayılı hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, suça sürüklenen çocuk hakkında anılan hükmün açıklanması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi…(YARGITAY 13. Ceza Dairesi 2015/ 15558 E. 2017 / 3588 K. 04.04.2017 T. )

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Call Now Button