İçindekiler
- 1 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU VE YAPTIRIMI
- 2 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇUNUN GEREKÇESİ
- 3 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
- 4 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇUNDA FİİL VE FAİL
- 5 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇUNDA ŞİKAYET USULÜ VE UZLAŞTIRMA
- 6 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE YARGILAMA SÜRECİ
- 7 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
- 8 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU HAGB
- 9 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU ETKİN PİŞMANLIK
- 10 MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU ADLİ PARA CEZASI
Türk Dil Kurumu’na göre mühür; bir kimsenin, bir kuruluşun adının veya unvanının tersine kazılı bulunduğu, metal lastik ve benzerinden yapılmış araç, damga, kaşedir. Türk Ceza Kanunu’muzda mührün suçun konusunu oluşturduğu bazı düzenlemeler yer almaktadır. Bunlardan biri de TCK madde 202’de düzenlenen mühürde sahtecilik suçudur.
İlgili yazılarımız;
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU VE YAPTIRIMI
Mühürde sahtecilik suçu; Türk Ceza Kanunu’nun Kamu Güvenine Karşı Suçlar başlıklı dördüncü bölümünde, mühürde sahtecilik yan başlıklı 202. Maddesinde düzenlenmiştir.
TCK Madde 202- (1) Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık tarafından kullanılan mührü sahte olarak üreten veya kullanan kişi, iki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kamu kurum ve kuruluşlarınca veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca kullanılan onaylayıcı veya belgeleyici mührü sahte olarak üreten veya kullanan kişi, bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıda yer verdiğimiz ilgili kanun maddesinde de açıkça görüleceği üzere; suçun konusu mühür oluşturmaktadır. Suç konusu mührün, kim veya hangi kurum tarafından kullanıldığı kanuni yaptırımı bakımından önem arz etmektedir.
Suç konusu; kanunen kamu kurum ve kuruluşlarınca veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca kullanılan onaylayıcı veya belgeleyici nitelikte mühürler ise; cezası bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasıdır. Şayet suç konusu Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı veya Başbakanlık tarafından kullanılan mühür ise; cezası iki yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır.
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇUNUN GEREKÇESİ
Türk Ceza Kanunu’nda bazı maddeler bakımından; kanun koyucunun ne kastettiğini ve maddenin getirilme amacını anlayabilmek için maddenin gerekçesiyle birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Mühürde sahtecilik suçunun gerekçesi şöyledir:
“Madde metninde Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı veya Başbakanlık tarafından kullanılan mührün sahte olarak üretilmesi veya kullanılması, suç olarak tanımlanmıştır.
Anayasamız kanunları yayınlamak görevini Cumhurbaşkanına verdiği gibi, seçimlerin yenilenmesine, Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılmasına, uluslararası antlaşmaların onaylanmasına, Silâhlı Kuvvetlerin kullanılmasına, bireysel özel af çıkarılmasına, bazı görevlere atamalar yapılmasına ve diğer hususlara karar vermek yetkisini de keza Cumhurbaşkanına tanımıştır. Bu gibi işlemleri içeren belgeler Cumhurbaşkanlığı mührü ile mühürlenebileceğinden, maddede bu mühre de yer verilmiştir.
İşlemleri belgelemek (tevsik) maksadıyla kullanılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık mühürleri de madde ile korunmuştur.
İkinci fıkrada, kamu kurum ve kuruluşlarınca veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca kullanılan onaylayıcı veya belgeleyici mührün sahte olarak üretilmesi veya kullanılması, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Söz konusu suçlar için, sahte olarak üretmek veya kullanmak olmak üzere, iki seçimlik hareket öngörülmüştür.”
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Bir suç ile korunan hukuki değeri tespit etmek için öncelikle; suçun madde düzenlemesinin Türk Ceza Kanunu’nda bulunduğu yere bakılmalıdır. Bununla birlikte, korunan hukuki değer kavramını suçun hukuki konusu olarak da değerlendirmek mümkündür.
Mühürde sahtecilik suçu; yukarıda da belirttiğimiz üzere kanunun Kamu Güvenine Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Bu suç ile korunan hukuki değer; toplumun kamuya duyduğu güvendir. Bu suç ile mühre duyulan güvene karşı kasten yapılan zedeleyici davranışlar yaptırım altına alınmıştır.
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇUNDA FİİL VE FAİL
Ceza hukuku bakımından fiil; kişinin iradi nitelikte olan ve belli bir amaca yönelen davranışını ifade eder. Fail ise; suçun kanuni tanımında belirtilen haksızlığı gerçekleştiren kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem fiil hem de fail suçun maddi unsurları arasında sayılmıştır. Fiil ile fail arasında illiyet bağı bulunması zorunludur.
Mühürde sahtecilik suçunun; fail ve fiil unsurlarının tespiti için suçun kanuni tanımından hareket edilmelidir. Yukarıda yer verdiğimiz kanun maddesine göre suçun faili herkes olabilir. Suçun diğer bir unsuru olan fiil ise; mühürlerin sahtesini üretmek veya kullanmaktır. Bu suç maddenin gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere iki seçimlik hareket ile oluşmaktadır. Kişinin bu suçtan dolayı cezalandırılması için fail ile fiil arasında illiyet (nedensellik) bağının bulunması zorunludur.
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇUNDA ŞİKAYET USULÜ VE UZLAŞTIRMA
Mühürde sahtecilik suçu; soruşturulması ve kovuşturulması kanunen suçtan zarar görenin veya mağdurun şikayet şartına bağlanmamıştır. Dolayısıyla bu suç savcılık makamınca re’sen soruşturulur.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddelerince hangi suçların uzlaştırma kurumu kapsamında olduğu açıkça belirtilmiştir. Mühürde sahtecilik suçu; kanunen uzlaştırma kapsamına alınmamıştır.
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE YARGILAMA SÜRECİ
Soruşturmanın başlaması için şikayet şartı aranmadığını yukarıda ayrıca değinmiştik. Bu nedenle bu suç bakımından şayet resmi kurumlara başvuru yapılmışsa bir ihbar söz konusu olmaktadır.
Mühürde sahtecilik suçu bakımından görevli mahkeme; asliye ceza mahkemeleridir. Asliye ceza mahkemesinin, savcılıkça hazırlanan iddianameyi kabulünün ardından kovuşturma aşaması başlamaktadır.
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
“Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak:
Motorlu Araç Trafik Belgesinin aracın muayenesine ilişkin bölümlerinde bulunan mühür izleri ile TCK hologramlarının sahte olarak oluşturulduğu somut olayda, sanığın aracın muayenesi bölümünde yaptığı sahteciliğin bir bütün halinde TCK. nun 204/1. madde ve fıkrasında düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, sahte mühür ve hologramların suça konu belgelerin zorunlu ve tamamlayıcı unsuru olduğu, ancak belge çeşitliliğinin ve sayısının TCK.nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınabileceği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde mühürde sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 321. ve 326/son maddeleri gereğince BOZULMASINA, 02.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.” ( Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/ 800 E. 2017 / 12236 K. 02.11.2017 T. )
Mühürde Sahtecilik Suçunun Resmi Belgede Sahtecilik Suçuyla İşlenmesi Hakkında
“…Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik temyiz incelemesine gelince;
1-… Gümrük Müdürlüğü’nün, suça konu gümrük beyannamesine ilişkin 20/08/2007 gün ve 18793 sayılı cevabi yazısına göre; sahte olarak düzenlenen gümrük beyannamesinin, duruşmaya getirtilerek mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri denetime olanak verecek şekilde zapta geçirilmeden ve Gümrük Müdürlüğü’nün 18793 sayılı cevabi müzekkeresindeki belirtilen hususlar ile imzasız olduğu da gözetilerek, belgenin hukuki sonuç doğuracak nitelikte bulunup bulunmadığı ayrıca iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğu tartışılmadan ve belge aslı denetime olanak sağlayacak şekilde dosya içinde bulundurulmadan ekspertiz raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- Sanıkların olayda Gümrük Müdürlüğü’ne ait mührü sahte olarak hazırlayıp kaçak sigara taşıdıkları aracın brandasına bu mührü takmak sureti ile kullanma eylemleri, 5237 sayılı TCK’nın 202/2. maddesinde düzenlenen mühürde sahtecilik suçunu oluşturmasına rağmen, bu suçtan dava açılmadan resmi belgede sahtecilik suçundan ceza tayini ile sanıkların sahte olarak düzenleyip kullandıkları gümrük mührü ile gümrük beyannamesini farklı zamanlarda düzenlediklerine ve kullandıklarına dair bir tespit bulunmamasına rağmen, 5237 sayılı TCK’nın 43 maddesinde yer alan “değişik zamanlarda” koşulunun gerçekleşmediğinden anılan hükmün uygulanamayacağı ve belge sayısı ile zarar miktarının temel cezanın tayininde esas alınması gerektiği gözetilerek uygulama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi…
Sonuç: Yasaya aykırı, sanık …, sanık … müdafii, sanık … müdafii ve Gümrük İdaresi vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.06.2016 günü oybirliği ile, karar verildi.” ( Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2013/ 19183 E. 2016 / 9075 K. 29.06.2016 T. )
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU HAGB
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının şartlarından biri; sanığa işlenen suç dolayısısyla verilen cezanın 2 yıl veya daha altı olmasıdır. Mühürde sahtecilik suçundan dolayı sanığa alt sınırdan ceza verilmesi ve kalan şartların da sağlanması halinde; sanık hakkında HAGB kararının verilmesi mümkündür.
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU ETKİN PİŞMANLIK
Türk Ceza Kanunu’nun mühürde sahtecilik suçu ile ilgili düzenlemeleri incelendiğinde; kanunda bu suç bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin düzenlenmediği görülmektedir. Dolayısıyla mühürde sahtecilik suçu bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Ancak Türk Ceza Kanunu’nda genel hükümler başlığı altında düzenlenen ceza artırım ve azaltım hallerinin mühürde sahtecilik suçu bakımından da uygulanabilir.
MÜHÜRDE SAHTECİLİK SUÇU ADLİ PARA CEZASI
Takdir yargılamanın yapıldığı mahkemede olmak üzere; mühürde sahtecilik suçu dolayısıyla sanık hakkında verilen cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.
Geri bildirim: Kaçakçılık Suçu 2022 - Bilişim & Ceza Hukuku