MİRAS PAYININ DEVRİ

Türk Miras Hukuku sistemimizde kişinin mirasçılık sıfatını kaybetmesi ile sonuçlanan bazı haller düzenlenmiştir. Bu hallerde mirasçı, mirastan hak alamaz. Bu halleri mirasçılıktan çıkarma, mirastan yoksunluk, mirası ret, mirastan feragat , miras payının devri şeklinde sıralamak mümkündür.

Miras, miras bırakanın ölümü ile açılmaktadır. Mirasın açılmasının ardından mirasçılar; tereke üzerinde elbirliği mülkiyeti ilkeleri gereğince hak sahibi olurlar. Bu temel hususun en önemli sonucu ise mirasçıların tereke üzerinde hep birlikte hareket etme zorunluluğu bulunmasıdır. Miras payın devri bu kuralın istisnası teşkil etmektedir.

Miras payının devri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 677 – 678. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu makalemizde miras payının devri sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin hukuki sonuçları detaylı şekilde incelenecektir.

MİRAS HUKUKU SİSTEMİMİZDE MİRAS PAYININ DEVRİ

Miras ortaklığında kanun Koyucu tereke mallarını koruyabilmek adına tereke üzerinde mirasçılar bakımından elbirliği mülkiyetini kabul etmiştir. Buna göre mirasçılar tereke üzerinde birlikte hareket etmek zorundadırlar. Kanunun getirdiği bu düzenin en önemli istisnası miras payının devri müessesidir. Bu kurum ile mirasçı; diğer mirasçıları dâhil etmeksizin kendi payı üzerinde tasarruf işlemi yapabilmekte ve miras payını diğer mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye devredebilmektedir.

Miras payının devri kurumuna ilişkin usul ve esaslar hukukumuzda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra miras payının devri ile ilgili kanunun “Miras Hukuku” başlıklı üçüncü kitabının “Mirasın Geçmesi” başlıklı ikinci kısmının “Mirasın Paylaşılması” başlıklı üçüncü bölümünün “Paylaşmanın Tamamlanması ve Sonucu” başlıklı dördüncü ayırımında “Miras Payı Üzerinde Sözleşme” başlığı altında düzenlenmiştir.

MİRAS PAYININ DEVRİ İŞLEMİNİN TANIMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda miras payının devri ile ilgili herhangi bir tanıma yer verilmemiştir. Miras payının devri kurumunu kapsayıcı şekilde tanımlamak gerekirse; miras bırakanın ölümünün ardından mirasçılar arasında bulunan tereke üzerindeki elbirliği mülkiyeti devam ederken, mirasçılardan birinin kendi miras payını devretmesi imkânını tanıyan miras hukuku kurumuna miras payının devri denir.

Bir sözleşme ile gerçekleştirilen miras payının devri işlemi mirasın açılmasından sonra fakat paylaşmadan önce yapılır. Fakat belli şartların varlığı halinde TMK madde 678’deki düzenleme gereğince mirasçı sağ iken dolayısıyla mirasın açılmasından önce miras payının devri düzenlenmiştir. Miras payının devri işlemi; hukuki niteliği itibariyle her bir sözleşmedir. Dolayısıyla aslında miras payının devri sağlararası hukuki bir işlem niteliğindedir.

MİRAS PAYININ DEVRİ İŞLEMİNİN MİRASIN AÇILMASINDAN ÖNCE VEYA SONRA YAPILMASI AYIRIMI

Miras Payının Devri İşleminin Mirasın Açılmasından Sonra Yapılması

Yukarıda mirasın, miras bırakanın ölümü ile açılacağı belirtilmiştir. Mirasın açılması ile daha önce muhtemel mirasçı olan kişiler mirasçılık sıfatlarını kazanır. Tereke üzerinde bir bütün olarak elbirliği mülkiyeti şeklinde etkili olurlar. Mirasçılık sıfatını haiz olan mirasçı, sahibi olduğu miras payını TMK madde 677 düzenlemesi gereğince;

  • başka bir mirasçıya veya
  • 3. bir kişiye devredebilmektedir. Kanunun konuya ilişkin maddesi aşağıdaki şekildedir:

Miras payı üzerinde sözleşme
TMK Madde 677 –
Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.

Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır. Sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez; sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.

Kanun düzenlemesi incelendiği takdirde miras payının devrinin bir mirasçıya ya da mirasçı olmayan üçüncü bir kişiye yapılmış olmasına göre, ayrı ayrı düzenlendiği görülmektedir. Bunun nedeni devir sözleşmesinin karşı tarafının, devrin hüküm ve sonuçları bakımından önem arz etmesidir. Konuya ilişkin detaylı bilgilere “Miras Payının Devri İşleminin Hüküm ve Sonuçları” başlığı altında değinilecektir.

Miras Payının Devri İşleminin Mirasın Açılmasından Önce Yapılması

Henüz mirasçılık sıfatını haiz olmayan muhtemel mirasçı, sahibi olduğu miras hakkını TMK madde 678 düzenlemesi gereğince başka bir muhtemel mirasçıya veya 3. bir kişiye devredebilir. Kanunun konuya ilişkin maddesi aşağıdaki şekildedir:

Mirasın açılmasından önce yapılan sözleşmeler
TMK Madde 678 –
Miras bırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler geçerli değildir.

Böyle bir sözleşme gereğince yerine getirilmiş olan edimlerin geri verilmesi istenebilir.

MİRAS PAYININ DEVRİ İŞLEMİNİN ŞARTLARI

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen hükümler ve miras hukukuna hâkim genel ilkeler gereğince geçerli ve hukuki sonuç doğurmaya elverişli bir miras payının devri işlemi; bazı şartların varlığına bağlanmıştır. Bu şartları mirasın açılmasından sonra ve fakat paylaşmadan önce miras payının devri ile mirasın açılmasından önce miras hakkının devri olmak üzere iki başlık altında ayrı ayrı incelemek gerekmektedir.

Mirasın Açılmasından Sonra Ve Fakat Paylaşmadan Önce Miras Payının Devri İle Mirasın Açılmasından Önce Miras Hakkının Devri

  • Miras payını devreden taraf mirasçı sıfatını haiz olmalıdır. Miras payını devreden mirasçının atanmış ya da yasal mirasçı olması bu bakımdan önem arz etmez.
  • Miras payını devreden taraf sözleşme konusu miras payının sahibi olmalıdır.
  • Miras bırakanın birden fazla mirasçısı olmalıdır. Şayet tek bir mirasçı olması durumunda terekenin tamamı bir mirasçıya kalacağından miras ortaklığı oluşmayacaktır.
  • Miras payının devri sözleşmesinin şekil şartına uygun düzenlenmesi gerekir. Şayet mirasçı miras payını diğer bir mirasçıya devrediyorsa devir sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalıdır. Bu husus TMK madde 677/1’de açıkça düzenlenmiştir. Burada aranan adi yazılılık şartıdır. Dolayısıyla sözleşmenin geçerliliği için tarafların imzalarının varlığı yeterlidir. Şayet miras payının devri üçüncü bir kişiye yapılmak isteniyorsa, devir sözleşmesi noterde düzenleme şeklinde yapılmalıdır. Bu husus TMK madde 677’de düzenlenmiştir.

Mirasın Açılmasından Önce Miras Hakkının Devri

  • Miras hakkını devreden taraf miras bırakanın muhtemel mirasçısı olmalıdır.
  • Miras hakkını devralan taraf miras bırakanın başka bir mirasçısı veya üçüncü bir kişi olmalıdır.
  • Miras hakkının devri sözleşmesi şekil şartına uygun düzenlenmelidir. Bu konuyla ilgili Kanun’da açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Kıyasen uygulanan miras hukuku hükümleri gereğince; şayet miras hakkı bir diğer mirasçıya devredilmek isteniyorsa; devir sözleşmesinin tarafların imzalarını taşıyarak adi yazılı şekilde düzenlenmesi yeterlidir. Bununla birlikte şayet devir sözleşmesi üçüncü bir kişi ile yapılmak isteniyorsa, sözleşmenin noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur.
  • Açık kanun hükmü gereğince muris, devir sözleşmesine bizzat katılmalıdır veya kendisinin izni alınmalıdır. Aksi halde diğer şartları sağlamış olsa dahi TMK madde 678/1 hükmü gereğince miras hakkının devri sözleşmesi geçersiz olur.

MİRAS PAYININ DEVRİ İŞLEMİNİN HÜKÜM VE HUKUKİ SONUÇLARI

Bu başlık altında inceleyeceğimiz konuyu da ikili bir ayrım yaparak ele alacağız.

Mirasın Açılmasından Sonra Ve Fakat Paylaşmadan Önce Miras Payının Devri İle Mirasın Açılmasından Önce Miras Hakkının Devrinin Hüküm ve Sonuçları

  • Miras payının devri sözleşmesi miras açıldıktan sonra ancak ve ancak paylaşma anına kadar yapılabilecektir. Paylaşma yapıldıktan sonra mirasçı payı üzerinde tam yetki ile hareket edebileceği için bu kuruma ihtiyaç olmayacaktır.
  • Miras payının devri sözleşmeleri ivazlı veya ivazsız yapılabilmektedir. İvazlı yapılması halinde devralan taraf kendi edimini yerine getirmeden karşı tarafın edimini yerine getirmesini isteyemez.
  • Mirasçının miras payının tamamını veya bir kısmını başka bir mirasçıya devretmesi mümkündür. Bu halde miras payını devralan mirasçının payı; devraldığı pay oranında artar ve toplam payı üzerinden miras ortaklığına dâhil olur. Miras payını devralan mirasçının, devraldığı paya ilişkin koruma önlemleri isteme hakkı vardır.  
  • Payının tamamını devreden mirasçının mirasçılık sıfatı son bulur. Kısmi devir halinde ise devreden mirasçının mirasçılık sıfatı devam eder.
  • Miras payının mirasçılık sıfatı olmayan üçüncü bir kişiye devredilmesi halinde devir sözleşmesi üçüncü kişiye paylaşmaya katılma hak ve yetkisi vermez. Bu halde miras payını devralan üçüncü kişinin ancak ve ancak mirasçılar tarafından yapılan paylaşma sonunda ya da miras ortaklığının paylı mülkiyete çevrilmesi durumunda sözleşme tarafı mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını elde eder. Dolayısıyla miras payını devralan üçüncü kişi aslında bir şahsi alacak hakkı elde etmiş olur.  Bunun aksinin sözleşme ile kararlaştırılması mümkün değildir. Payı devralan bu şahsi hakkını yalnızca miras payını devreden mirasçıya karşı kullanabilmektedir. Bu şahsi hak mirasın paylaşılması sonucu sözleşme tarafı mirasçıya düşen tereke mallarının devralana devredilmesini kapsamaktadır.
  • Miras payını devralan üçüncü kişi şahsı hakkını mirasın paylaşılmasından önce, gerek devreden mirasçıya gerek diğer mirasçılara gerek vasiyeti yerine getirme görevlisine karşı ileri süremez. Paylaşmanın yapılmış olması bu hakkın kullanılabilmesi için zorunlu bir unsurdur.
  • Miras payının üçüncü kişiye devredilmesi halinde miras payını devreden mirasçının mirasçılık sıfatı son bulmayacağından, devreden mirasçının mirasçılık sıfatına bağlı hak ve borçları aynı şekilde devam eder.
  • Miras payını devreden mirasçının kural olarak, tereke borçlarından sorumluluğu herhangi bir ayrıma tabi olmaksızın devam eder. Payı devralan üçüncü bir kişi ise, sadece devraldığı kısım için iki yıl süre ile devreden mirasçı ile birlikte sorumlu olur. Bu husus bir malvarlığını devrinden doğan sorumluluk gereği doğmaktadır. 

Mirasın Açılmasından Önce Miras Hakkının Devrinin Hüküm ve Sonuçları

  • Mirasın açılmasından önce miras hakkının devri sözleşmesi uygulamada genelde ivazlı yapılmaktadır. Böylece muhtemel mirasçı miras payının maddi karşılığını almaktadır.  
  • Açılmamış miras payının devrinde, bu devrin geçerli olması için miras bırakanın devir sözleşmesine katılması veya onayının alınması zorunludur.
  • Mirasın açılmasından önce miras hakkının devri sözleşmesi muhtemel mirasçının ileride kazanması muhtemel miras hakkının devrini içerir. Devralanın hakkı devreden tarafa karşı elde ettiği şahsi bir haktan ibarettir. Devralan tarafın bu şahsi hakkı, miras bırakanın ölümünden sonra mirasçılık sıfatını elde eden mirasçıdan paylaştırma sonucu hissesine düşen tereke mallarını talep etme hakkından ibarettir.
  • Miras bırakan; bir miras sözleşmesi düzenlemek suretiyle devir hakkının devri sözleşmesinin tarafı olursa, miras hakkını devralanı mirasçı atayacaktır. Böylece devralan mirasçı miras bırakanın ölümü ile mirasçılık sıfatını kazanır.

MİRAS PAYININ DEVRİ İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

TMK madde 677 – Elbirliği Mülkiyeti Hükümlerine Tabi Taşınmazlar Üzerindeki Miras Payının Devri Mümkün Bulunduğu

Somut olayda, davacılar tarafından, dava konusu taşınmazların taksim sözleşmesine dahil olup olmadığı, taksim sözleşmesi gereğince bu taşınmazların davacılar adına tescilinin gerekip gerekmediği ve davalının taşınmazlarda hakkının bulunup bulunmadığı hususlarında davalıya teklif edilmiş olup mahkemece, davalıya yemin verilerek sonuca gidildiği görülmüştür. Ancak (ispat yükü kendisine düşen) davacıların az yukarıda izah edildiği üzere mevcut deliller ile iddialarını ispat ettikleri anlaşılmaktadır.

Şu durumda davacıların yemin teklifi 6100 sayılı Kanunun 225. maddesine aykırı olduğundan davalının yemin delili kapsamında alınan beyanına itibar edilerek hüküm kurulması doğru değildir.

O halde mahkemece, davaya konu 15.05.1992 tarihli “Taahhütname” başlıklı sözleşmenin TMK’nın 677. maddesi uyarınca miras payı devrine yönelik olarak düzenlendiği, sözleşmenin düzenleme tarihi itibarı ile ölmüş olan ortak muris İbrahim’in terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ve yazılı olmak koşulu ile elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlar üzerindeki miras payının devri mümkün bulunduğu göz önünde bulundurularak, davanın belirlenen hukuki niteliği, iddia ve savunma çerçevesinde dosya kapsamına uygun bir hüküm verilmesi gerekirken, davalının yemin delili kapsamında alınan beyanına itibar edilerek hüküm kurulması doğru değildir…”(Yargıtay 7.Hukuk Dairesi Esas: 2021/ 7244 Karar: 2021 / 3342 Karar Tarihi: 30.11.2021)

TMK madde 677 – Miras Payının Devri Sözleşmesinin Bozulduğunun Ve Artık Hukuki Sonuç Doğurma Özelliğini Kaybetmiş Olduğunun Kabulü Gerektiği

“Somut uyuşmazlıkta ise, davacıların davasının dayanağını oluşturan sözleşme 09.03.1974 tarihli olup, sözleşmenin düzenlendiği bu tarihte dava konusu taşınmazlar tarafların ortak miras bırakanı … adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Böyle bir taşınmazda … mirasçıları olduğu anlaşılan davacılar ile davalı murisi… arasında yapılan ve miras payının devrine ilişkin bulunan dayanak sözleşme, TMK’nin 677. maddesi hükmü uyarınca kural olarak geçerli ve sonuç doğuran bir sözleşmedir. Yukarıda da açıklandığı üzere, miras payının devrine ilişkin sözleşmeye değer verilebilmesi için terekenin kısmen veya tamamen tasfiye edilmemiş (paylaşılmamış) olması gereklidir.

Ancak; Dairenin eksiklik talebi uyarınca dosya içerisine alınan tedavüllü tapu kayıtları ve dayanaklarının incelenmesinde, temyize konu davaların açıldığı 26.05.2015 ve 15.12.2015 tarihlerinden önce 1995 yılında davacıların ve…’ın da katılımıyla tapuda yapılan intikal işlemi ile, taşınmaz paylı mülkiyete dönüştürülmüş; böylece miras ortaklığı bu taşınmaz yönünden sona ermiştir. Bu işlem tarafların oybirliğiyle miras payının devrine ilişkin 09.03.1974 tarihli sözleşmeden dönme niteliğindedir. Buna göre miras payının devri sözleşmesinin bozulduğunun ve artık hukuki sonuç doğurma özelliğini kaybetmiş olduğunun kabulü gereklidir. Bu nedenle bu sözleşmeye dayanılarak hak istenemez. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince 09.03.1974 tarihli sözleşmeye dayanılarak açılan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi Esas: 2019/ 921 Karar: 2021 / 5478 Karar Tarihi: 24.06.2021)

TMK madde 678 – Miras Payının Devri Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak İstemi – Öncelikle Kamulaştırma Dosyasının Getirtilmesi Ve Mirasçılara Ödenen Kamulaştırma Bedelinin Tespit Edilmesi 

 “Türk Medeni Kanunu’nun 677/1. maddesi gereğince, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.

Mirasçılar arasında yapılan bu tür sözleşmeler yapıldıkları tarihten itibaren ifa (yerine getirme) olanağına sahiptirler. Alacaklı, yapıldığı tarihten itibaren bu sözleşmeye dayanarak, sözleşme gereğinin yerine getirilmesini miras payını devredenden isteyebilir ve ona karşı dava açabilir. Taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olması, bu isteğe engel oluşturmaz. Yalnızca, mirasçılar dışında üçüncü kişilere yapılan miras payının devri sözleşmeleri TMK’nin 677/2. maddesi uyarınca elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürmedikçe (yani iştirak çözülmedikçe) üçüncü kişinin istekte bulunma olanağı yoktur. Çünkü iştirak çözülmedikçe sözleşmenin ifa (yerine getirme) olanağı bulunmamaktadır.

Öte yandan, TMK’nin 678. maddesinde miras açılmasından önce yapılan sözleşmelerin geçerliği miras bırakanın katılımı veya iznine tabi kılınmış, başka bir ifadeyle miras bırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler geçerli kabul edilmemiştir.

Somut olayda; TMK’nın 677. maddesi gereğince miras payının devri sözleşmesinin geçerliliği yazılı olmasına bağlı olduğundan davalı … ile davacı arasında yazılı şekilde akdedilmiş bir sözleşme de bulunmamasına göre davanın davalı … yönünden reddi doğru ise de; miras payının devri sözleşmesinde zamanaşımı, tüm terekenin paylaştırılmasından itibaren başlayacaktır. Bu nedenle zamanaşımı süresi sözleşmenin ifa olanağının başladığı ve paylaşmanın yapıldığı tarih itibarıyla işlemeye başlayacağından; somut olayda zamanaşımının henüz dolmadığı anlaşılmaktadır…” (Yargıtay 14.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 2476 Karar: 2021 / 1113 Karar Tarihi: 22.02.2021)

SIK SORULAN SORULAR

Miras Payının Devri Sözleşmelerinin Zamanaşımı Süresi Nedir?

TMK madde 677 – 678 arasında düzenlenen miras payının devri sözleşmelerinde zamanaşımı bakımından kanunda herhangi bir özel düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla TBK madde 146 gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğunu kabul edilmektedir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Call Now Button