İçindekiler
Meşru müdafaa (nefsi müdafa nedir) ve zorunluluk hali ; Türk Ceza Kanunu’nun 24 ve 34. maddeleri arasında Ceza Sorumluluğunu Kaldıran ve Azaltan Sebepler başlığı altında düzenlenmiştir. Bu yazımızda meşru müdafaa (TCK 25) ve zorunluluk hali hakkında bilgi vereceğiz. Ceza Sorumluluğunu Kaldıran ve Azaltan Sebepler hukuka uygunluk nedenleri ve kusurluluğu etkileyen nedenler olmak üzere iki başlık altında düzenlenmiştir. Öncelikle hukuka uygunluk nedenlerini inceleyelim.
HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ
Ceza sorumluluğunu ortaya çıkaran her fiil suç olarak nitelendirilmektedir. Fakat her suç ; ceza sorumluluğunun ortaya çıkmasına neden olmamaktadır. Suçun failinin fiili meydana getirirken kusursuz olması veya kanunun düzenlediği hukuka uygunluk nedenlerinin olayda mevcut olması ceza sorumluluğunu bazı hallerde kaldırabilir ve ya azaltabilir.
Bir olayda hukuka uygunluk nedenlerinin bulunması durumunda; fiil baştan itibaren hukuka uygun kabul edilmektedir. Bazı durumlarda ise; failin kişiliğinden veya fiilden kaynaklanan nedenlerden dolayı ceza sorumluluğunda azalma meydana gelebilecektir.
HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ NELERDİR?
Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenler ‘’hukuka uygunluk nedenleri’’ olarak kanunda düzenlenmiştir. Kanuni düzenlemeye göre hukuka uygunluk nedenleri sınırlı sayıdadır. Ceza sorumluluğunun azalmasına neden olan durumlar da kusurluluğu azaltan sebepler olarak düzenlenmiştir. Konuyla ilgili detaylı bilgiye bu yazımıza tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Hukuka uygunluk nedenleri, kanun tarafından tanınan bir yetkiye dayanmaktadır ve fiilin hukuka aykırı olmasını engellemektedir. Olayda hukuka uygunluk nedenleri varsa fiil, hukuka uygun bir fiil olarak kabul edilmektedir. Hukuku uygunluk nedenleri objektif bir etkiye sahiptir. Yani olayda sadece var olmaları ; etkilerini doğurması için yeterlidir. Failin olaydaki düşüncesi ve inancı herhangi bir ehemmiyet taşımamaktadır.
BU YAZILAR DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR:
TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKMA SUÇU
NEFSİ MÜDAFA NEDİR?
Meşru müdafaa diğer adıyla nefsi müdafa hukuka uygunluk nedenleri arasında sınıflandırılmıştır. Kanuna göre meşru müdafaa , ‘’ Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yöneltilmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı ; o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiilden dolayı faile ceza verilmez’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır. Meşru müdafaa , insanın kendisini koruma içgüdüsünün hukuka yansımış halidir. Hukuk düzeni, saldırıya maruz kalan kişinin menfaatini; kanuna aykırı davrananın menfaatine karşı üstün tutmuştur. Meşru müdafaa haksız bir saldırıya karşı ; bir kimsenin meşru şekilde kendisini koruması olarak tanımlanmaktadır.
MEŞRU MÜDAFAA ŞARTLARI
Yukarıda belirttiğimiz üzere meşru müdafaanın söz konusu olabilmesi için belli koşulların bir arada olması gerekmektedir. Bu koşulların bir arada olmaması durumunda meşru müdafaadan bahsedilemez.
Meşru müdafaanın şartları şunlardır:
- Meşru müdafaanın ilk şartı; öncelikle bir saldırının mevcut bulunmasıdır.
- Bu saldırı bir hakka yönelik gerçekleşmelidir.
- Üçüncü olarak söz konusu saldırı haksız olmalıdır.
- Savunmanın zorunlu olması gerekir.
- Son olarak da savunma saldırıyla orantılı olması gerekmektedir.
Meşru müdafaanın şartlarıyla alakalı olarak inceleme yaptığımızda şu sonuçlara ulaşabiliriz:
a). Meşru müdafaanın ilk şartı bir saldırının bulunması gerektiğidir.
Saldırı henüz gerçekleşmemiş ancak gerçekleşmesi kesin ise ; veya gerçekleşmiş ancak tekrarlanacağı kesin ise bu durumda bu saldırının meşru müdafaa (tck 25) kapsamına girebileceğini söyleyebiliriz.
b). Saldırının mevcut bir hakka yönelik gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Bu hak, gerek kişinin kendisine gerekse de bir başkasına ait herhangi bir hak olabilmektedir.
c). Saldırının haksız olması gerekir.
Saldırının herhangi bir normu ihlal etmesi yeterlidir. Yani saldırının suç teşkil etmesine gerek bulunmamaktadır. Saldırının haksız saldırı olarak kabul edilmesi için, cezalandırılabilir veya isnat edilebilir olması da gerekmemektedir. Örnek olarak küçüklerin veya akıl hastalarının saldırıları da haksız sayılabilmektedir. Bu sebeple hukuka uygunluk sebebi olan meşru savunmaya neden olabilmektedir. Ayriyeten meşru müdafaa ( tck 25) bir hak olduğundan meşru müdafaaya karşı meşru müdafaa mümkün olmamaktadır.
Saldırının haksız olması ile alakalı olarak yükümlülük getiren veya yetki veren herhangi bir normun dışına çıkılmış olmasının haksız saldırı olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Bu saldırılara karşı meşru müdafaa olanaklıdır. Örneğin, intihara teşebbüs eden kişiye engel olmak için kuvvet kullanan kimse yasal savunma halindedir
Saldırı kasıtlı bir şekilde yapılabileceği gibi ihmali bir şekilde de yapılmış olabilir. Örnek olarak tutuklu bulunan biri hakkında serbest bırakma işlemi yapılmaması üzerine ceza evinden kaçmaya yönelik hareketler meşru müdafaa (TCK 25) kapsamında değerlendirilmektedir.
…
d). Savunmanın zorunlu olması gerekir.
Öncelikle savunmaya yönelik fiil saldırgana karşı gerçekleştirilmelidir. Kişinin saldırgana zarar vermeden saldırıdan kurtulması mümkün değil ise savunmanın zorunlu hale gelmesi söz konusu olur. Savunmanın zorunluluğu, her somut vakıada ayrıca değerlendirilmelidir. Failin başka seçeneklerle saldırıyı def etme durumunun bulunmasında ise zorunluluk gerçekleşmemektedir. Örnek olarak; zarar görmeden kaçabilme durumu olan bir şahsın saldırıya yönelik öldürme veya yaralama şeklinde savunma yapması, zorunluluğu karşılaştırmamakta bu sebeple de fiili meşrulaştırmamaktadır.
e). Savunma saldırı ile orantılı olmalıdır.
Saldırgana yapılan savunma, saldırganın saldırısıyla eşit ya da daha hafif bir kötülük barındırmalıdır aksi halde savunma saldırıdan daha ağır bir kötülük barındırıyorsa orantısız olacaktır. Verilen zarar maruz kalınan zarardan orantısız şekilde ağır olmamalıdır. Oran şartı her somut olayın koşullarına göre değerlendirilmelidir. Örneğin, kendisine yumruk atan silahsız bir kişiyi, tekrar yumruk atmaması için silahla yaralamak orantısız bir savunma olacaktır ve meşru savunma kapsamında değerlendirilmeyecektir. Bu duruma ters olmakla birlikte yerinde bir uygulama olarak, cinsel saldırı halinde saldıran kişinin öldürülmesi de meşru savunma kapsamında değerlendirilmektedir.
Meşru müdafaanın mevcut olduğu hallerde bu durum mutlaka bir savunma dilekçesi ile mahkemeye bildirilmelidir.
ZORUNLULUK HALİ
Zorunluluk hali, TCK m.25/2de: ‘’Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez’’ biçiminde hüküm altına alınmıştır. Örneğin: Ağır yaralı bir kimseyi hastaneye götürmek gayesiyle bir otomobilin çalınması zorunluluk hali kapsamına girmektedir. Bu sebeple fail bu hukuka uygunluk nedeninden yararlanarak ceza almayacaktır.
Zorunluluk halinin dayanağı da tıpkı meşru savunmada olduğu gibi ; insanın kendisini koruması içgüdüsüne dayanmaktadır. Zorunluluk hali ile meşru savunma her ne kadar benzer hukuka uygunluk nedenleri olarak gözükseler de birbirlerinden farklıdır. Zira zorunluluk halinde tehlikeye neden olmayan masum bir üçüncü kişinin menfaati zarar görmektedir. Meşru müdafaada ise bu şekilde bir durum söz konusu değildir.
ZORUNLULUK HALİ ŞARTLARI
Belirtmemiz gerekir ki zorunluluk halinin mevcut olabilmesi için ; belli şartların bir arada bulunması gerekmektedir. Zorunluluk hali şartları şu şekildedir:
- Zorunluluk halinin ilk koşulu; bir tehlikeyi ve tehlikeyi önlemek amaçlı zorunlu bir davranışın mevcut olması gerektiğidir..
- Fail söz konusu tehlikeye bilerek sebep olmamalıdır.
- Failin meydana getirdiği fiil ; korumak için zorunlu olmak zorundadır.
- Zararlı davranış ile tehlike arasında orantı olmalıdır.
Zorunluluk halinin şartları hakkında şunları söyleyebiliriz:
a)Zorunluluk hali, bir tehlikeyi ve tehlikeyi önlemek amaçlı zorunlu bir davranışı barındırmaktadır.
Zorunluluk halinin oluşması için, zararlı davranışın meydana getirildiği esnada tehlikeli sonucun gerçekleşeceğine dair bir olasılığın bulunması gerekmektedir. Tehlike durumunun sebebi ise önemli değildir.
Kişi sadece kendi hakkına yönelik gerçekleşen tehlikeye karşı değil; başkasının hakkına yönelik tehlikeye karşı verdiği zararda da zorunluluk halinden yararlanabilir.
b)Fail tehlikeye bilerek sebep olmamalıdır.
Tehlikeye kasten ya da bilinçli taksirle sebep olan kimse hukuka uygunluk sebebinden yararlanamaz. Basit taksirle neden olma ise bilerek neden olma anlamına gelmediğinden fail bu hukuka uygunluk nedeninden yararlanabilecektir.
c)Failin meydana getirdiği fiil korumak için zorunlu olmalıdır.
Fail eğer zarara katlanmak ya da zarar vermek seçenekleri arasında kalmışsa meydana getirilen fiil savunma açısından zorunlu kabul edilir. Basit bir zorunluluk yetmemekte ciddi bir zorunluluk aranmaktadır. Örneğin: Herhangi bir ilacın temini kısa sürede hastaneden sağlanabilecek iken çalınmış ise zorunluluk halinden bahsedilemeyecektir.
d)Zararlı davranışla tehlike arasında orantı olmak zorundadır.
Tehlikenin yöneldiği zarar ile failin davranışının oluşturduğu zarar arasında ölçü olmalıdır. Zorunluluk halinde üçüncü bir masum kişi zarara maruz kaldığından ; meşru savunmadan daha katı bir şekilde orantı değerlendirilmesi yapılmaktadır.
SIK SORULAN SORULAR
Nefsi müdafa bir hukuka uygunluk nedenidir. Haksız bir saldırıya karşı kişinin kendisini meşru bir şekilde korumasıdır.
Somut olayda meşru müdafaanın tüm şartları gerçekleşmişse saldırıyı defeden kişiye ceza verilmeyecektir.
Meşru müdafaada saldırının haksız olması gerekir. Zorunluluk halinde tehlikenin haklı veya haksız olması söz konusu değildir. Meşru müdafaada failin kendisine veya başkasına yöneltilmiş olan haksız bir saldırı söz konusudur. Zorunluluk halinde ise failin kendisine veya başkasına yöneltilmiş ağır ve mutlak bir tehlike olmalıdır.