İçindekiler
- 1 TEŞEBBÜS KAVRAMI, SUÇA TEŞEBBÜSÜN ŞARTLARI VE YAPTIRIMIN BELİRLENMESİ
- 2 KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU VE YAPTIRIMI
- 3 KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
- 4 KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİNE TEŞEBBÜS
- 5 KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNDA ŞİKAYET USULÜ, UZLAŞTIRMA VE ZAMANAŞIMI
- 6 KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE YARGILAMA SÜRECİ
- 7 KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
- 8 SIK SORULAN SORULAR
TEŞEBBÜS KAVRAMI, SUÇA TEŞEBBÜSÜN ŞARTLARI VE YAPTIRIMIN BELİRLENMESİ
Türk Dil Kurumu’na göre teşebbüs; bir işe girişmek anlamına gelmektedir. Teşebbüs ayrıca girişim anlamında da kullanılmaktadır.
Ceza hukukuna göre teşebbüs; failin suç işlemek amacıyla hareket etmesi ancak elinde olmayan nedenlerle neticeyi gerçekleştirememiş olmasını ifade etmektedir. Teşebbüs kavramı; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümler başlıklı birinci kitabının “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı ikinci kısmında “Suça Teşebbüs” başlıklı üçüncü bölümünde düzenlenmiştir. Kanunun ilgili kısmı aşağıdaki şekildedir:
Suça Teşebbüs
TCK Madde 35 – (1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
(2) Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
Kanundaki düzenleme gereğince; suça teşebbüsün şartlarını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:
- Failde bir suç işleme kastının varlığı: Kast kavramı TCK madde 21’de kanun koyucu tarafından açıklanmıştır. Buna göre kast; suçun kanuni tanımındaki unsurların fail bakımından bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesidir. Ayrıca Suça teşebbüsten bahsedebilmek için failinin kastının işlemeyi düşündüğü suçu tamamlamak amacına yönelik olmalıdır.
- Failin doğrudan doğruya fiilin icrasına başlaması zorunluluğu: Türk Ceza Hukuku sistemimizde kural olarak failin hazırlık hareketleri cezalandırılmaz. Failin suça teşebbüs halinden sorumlu tutulabilmesi ve cezalandırılabilmesi için; suçu oluşturmaya elverişli vasıtalar ile fiilin icrasına doğrudan doğruya başlaması zorunludur.
- Suçun elde olmayan nedenlerle tamamlanamaması şartı: Fail öldürme kastı ile hareket etmesine rağmen elinde olmayan nedenlerle ölüm neticesinin meydana gelmemesi gerekmektedir. Şayet fail suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse bu halde teşebbüs değil gönüllü vazgeçme hali söz konusu olur. Bu halde fail teşebbüsten cezalandırılmayacaktır.
Suça teşebbüsten söz edebilmemiz için bu şartların bir arada bulunması zorunludur.Suça teşebbüs halinde fail hakkında hükmedilecek yaptırım belirlenirken fiilin neden olduğu zarar dikkate alınmalıdır. Bu husus suça teşebbüsün düzenlendiği TCK madde 35’in gerekçesinde “suçun tamamlanamadığı durumlarda ceza miktarı belirlenirken, yapılan hareketin ulaştığı gerçekleşme aşamasından ziyade, fiilin doğurduğu zarar veya tehlikenin ağırlığı dikkate alınmalıdır. Çünkü bir olayda icra hareketleri bitmemesine rağmen ortaya çıkan zarar veya tehlike, icra hareketlerinin bitmesinden sonra meydana gelen zarar veya tehlikeden daha ağır olabilir. ” şeklinde ifade edilmiştir.
KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU VE YAPTIRIMI
Kasten öldürme suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Hayata Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde “Kasten Öldürme” yan başlıklı 81. maddesinde düzenlenmiştir. Kanunun ilgili maddesi aşağıdaki şekildedir:
TCK Madde 81 – Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Kasten öldürme suçu neticeli suçlardandır. Suçun oluşması kanunda aranan öldürme neticesinin meydana gelmesi gerekmektedir. Şayet somut olay bakımından fail; mağduru kasten öldürme niyetiyle hareket etmiş ancak fiili sonucunda öldürme neticesi meydana gelmemişse kasten öldürmeye teşebbüs suçu oluşmaktadır.
Somut bir olay bakımından kasten öldürmeye teşebbüsten söz edebilmemiz için; failin hareketini öldürme niyetiyle gerçekleştirmesi zorunludur. Failin bu niyeti bakımından herhangi bir tereddüdün olmaması gerekmektedir.
Kasten öldürme suçunun yaptırımı kanunda müebbet hapis cezası şeklinde düzenlenmiştir. Ancak kasten öldürme suçuna teşebbüs halinde fail hakkında hapis cezası TCK madde 35’e göre belirlenecektir. TCK madde 35/2’ye göre; fail meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde ise fail hakkında ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilecektir.
Suç kastının tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için; fail ile mağdurun olaydan önceki davranışları, ilişkileri, aralarında herhangi bir husumetin bulunup bulunmadığı, failin olay sırasındaki davranışları vb. durumlar birlikte değerlendirilecektir. Tüm bunların yanı sıra failin suçu işlerken kullandığı araçların niteliği, atış veya darbe sayısı ile mesafeleri, mağdurun vücudunda oluşan yaraların yerleri, olayın nasıl cereyan ettiği, olayın sebebi vb. hususlar da failin öldürme kastı ile hareket edip etmediği noktasında birlikte değerlendirilmelidir.
İlgili yazılarımız ;
KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU İLE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Ceza hukuk sistemimize göre korunan hukuki değer; suçun kanuni düzenlemesinde belirtilen haksızlığın yöneldiği değerdir.
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Hayata Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Hayata Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde “Kasten Öldürme” yan başlıklı 81. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç ile korunan hukuki değer; kişilerin yaşama hakkıdır.
Ayrıca yaşama hakkı bireyin sahip olduğu en temel haklardandır. Yaşama hakkı o denli önem arz etmektedir ki; yüzyıllardır getirilen düzenlemeler ile hem uluslararası alanda hem de ulusal düzeyde koruma altına alınmıştır.
KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİNE TEŞEBBÜS
Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri 5237 sayılı Kanun’un 82. Maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu nitelikli halleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Fiilin tasarlayarak işlenmesi
- Canavarca hisle veya eziyet çektirerek işlenmesi
- Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle işlenmesi
- Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı işlenmesi
- Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi
- Kadına karşı işlenmesi
- Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi
- Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesi
- Failin bir suçu işleyememekten dolayı duyulan infialle işlemesi
- Kan gütme saikiyle işlenmesi
- Töre saikiyle işlenmesi
Kasten öldürme suçunu temel haline olduğu gibi nitelikli hallerine teşebbüs hali de mümkündür. Kasten öldürme suçunun nitelikli hallerine teşebbüs suçunun yaptırımı belirlenirken TCK madde 35 hükmü de dikkate alınarak bir değerlendirme yapılacaktır. Buna göre fail 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNDA ŞİKAYET USULÜ, UZLAŞTIRMA VE ZAMANAŞIMI
Ceza hukukumuzda bazı suçların soruşturulması ve kovuşturulması için mağdurun veya suçtan zarar görenin şikayeti aranmaktadır. Bu kişiler bakımından şikayet hakkı kullanılmadıkça şikayete tabi suçların soruşturulması ve kovuşturulması mümkün değildir.
Kanunun lafzı dikkate alındığında kasten öldürme suçunun şikayete tabi suçlar arasında sayılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla kasten öldürmeye teşebbüs suçu da şikayete tabi suçlardan değildir. Savcılık makamınca suçun soruşturulması resen soruşturulur.
Uzlaştırma kurumu; ceza hukukumuza ilk kez 5237 sayılı TCK’ nın 73’üncü maddesinin sekizinci fıkrası ve 5271 sayılı CMK’nın 253, 254 ve 255’inci maddeleri ile girmiştir. Bir alternatif çözüm yolu olarak düzenlenen uzlaştırma; tarafların özgür iradelerine bağlı olarak, suçun kanunda düzenlenen yaptırımı dışında bir çözüm ile zararı gidermeyi; böylece bir anlaşma ortamı sağlayarak mağduru tatmin etmeyi amaçlar.
Hangi suçların uzlaştırma kapsamında olduğu CMK’nın ilgili maddelerin tek tek sayılmıştır. Kasten öldürmeye teşebbüs suçu; kanunen uzlaştırma kapsamına alınmamıştır.
Bir suç bakımından uygulanacak dava zamanaşımı süresi, suç ile alakalı kanun maddelerinde aksine bir düzenleme yer almadıkça; Türk Ceza Kanunu’nun genel zamanaşımını düzenleyen maddelerine göre belirlenir. Kasten öldürmeye teşebbüs suçu; 25 yıllık olağan dava zamanaşımı süresine tabidir. Bu aşamada hak kaybına uğramamak adına bir ceza avukatı ile sürecin takibinin yapılması önem arz etmektedir.
KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNDA GÖREVLİ MAHKEME VE YARGILAMA SÜRECİ
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu bakımından görevli mahkeme; ağır ceza mahkemeleridir. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin, asliye ceza mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından yargılamanın kovuşturma aşaması başlamaktadır.
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu dolayısıyla yapılan yargılama sonunda fail hakkında verilen hapis cezasının; mahkemece adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte kasten öldürme suçuna teşebbüs nedeniyle hükmedilen hapis cezasının bazı durumlarda haksız tahrik hükümleri uygulanarak 2 yıl veya altında verilmesi halinde; diğer şartların da sağlanması halinde mahkemece fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.
Ayrıca suçun kanunda düzenlenen yaptırımının ağırlığı da dikkate alındığında fail hakkında hükmedilen cezanın ertelenmesine karar verilmesi mümkün değildir.
KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
TCK madde 81 – Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu – Failin Kastının Belirlenmesi
“Aralarında önceye dayalı öldürmeyi gerektirecek husumetleri olmayan ve çıkan tartışma sebebiyle gece geç saatlerde aniden gelişen ve hedef seçme olanağı bulunmayan kavganın hareketli ortamında, ele geçmeyen kesici aletlerle mağdurları yaralayan sanıkların eyleminde, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile 1. Ceza Dairesi’nin süreklilik kazanmış uygulamalarıyla hayati tehlike yaratan isabetlerin bir adetle sınırlı kalması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların öldürme kastıyla hareket ettikleri kuşkulu kalmaktadır. Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan ‘in dubio pro reo’ yani ‘kuşkudan sanık yararlanır’ kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz.
Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, sanıklar N. ve S.’nin, mağdurlar D. ve T.’yi öldürme kastlarıyla hareket ettiklerini gösteren kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığından, eylemlerinin kasten yaralama olarak kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Bu itibarla, Yerel Mahkemece kanıtların hatalı değerlendirilmesi ve dosya kapsamına uymayan gerekçeler ve kabulle, sanıkların eylemlerinin öldürmeye kalkışma olarak nitelendirilmesi suretiyle direnme kararı verilmesi ve hüküm kurulması isabetsiz olup, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011 / 1-114 E., 2011 / 150 K .28.06.2011 T. )
Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu – Failin Eylemine Kendi İradesiyle Son Vermesi
“Yoldan geçerken birbirlerine omuz atma meselesi yüzünden çıkan kavgada sanığın rastgele salladığı bıçak darbelerinden birinin mağdur Hakan’ın sol bacak ön yüzde kasıktan 10 cm aşağısına isabet ederek damar harabiyeti sonucu yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaraladığı ve eylemini kendi iradesi ile son verdiği olayda; ortaya çıkan kastının yaralamaya yönelik olduğu ve bu nedenle duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına veya işlevinin yitirilmesine neden olup olmadığı hususunda raporu da alınarak sonucuna göre yaralama suçundan hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eylemin öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi bozmayı gerektirmiş…” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2007 / 2234 E. 2008 / 3203 K. 21.04.2008 T.)
TCK madde 81 – Eksik İnceleme İle Mahkumiyet Kararı Verilmesi
“Sanık M. hakkında; katılan O.’a yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan mahkumiyet hükmüne karşı sanık müdafii ve katılan vekili tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 18/06/2021 gün 2021/1722 Esas ve 2021/1532 Karar sayılı kararında bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olmakla,
Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu S. Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 29/12/2020 tarihli raporunda “…iyileşme süreci tamamlanmadığından duyularından veya organlarından birisinin sürekli zayıflamasına veya yitirilmesine neden olup olmadığının tespit edilebilmesinin mümkün olmadığı, iyileşme süreci tamamlandıktan sonra değerlendirilmesinin uygun olacağı…” bildirildiği halde, bu sürecin makul bir süre beklenip kesin raporu alındıktan sonra, teşebbüs nedeniyle yapılacak indirim oranının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirdiğinden…” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2021 / 12744 E. 2022 / 2197 K.22.03.2022 T.)
SIK SORULAN SORULAR
TCK madde 81’te düzenlenen kasten öldürme suçunun kanunda düzenlenen yaptırımı müebbet hapis cezasıdır. Şayet fail hakkında yapılacak yargılama sonunda mahkeme kasten öldürmeye teşebbüsün gerçekleştiğine hükmederse verilecek temel ceza TCK madde 35 gereği 9 ile 15 arasında değişecektir.