İŞÇİNİN İZİN HAKLARI

4857 Sayılı İş Kanunu başta olmak üzere iş hukukunu düzenleyen mevzuatın tamamında işçi ve işveren açısından birçok hak ve yükümlülük tanımlanmıştır. Özellikle iş hukukuna hakim prensip olan işçi lehine yorum ilkesi ile iş ilişkisinde zayıf taraf olan işçi korunmaktadır. Bu hak ve yükümlülükler de buna göre belirlenmiştir. Yazımızın konusu olan işçinin izin hakları gerek uluslararası sözleşmeler gerekse de anayasa ile tanınan ve diğer kanunlarla güvence altına alınan kişinin dinlenme hakkının bir uzantısıdır. Zira T.C. Anayasası’nın 50. maddesi “Dinlenmek çalışanların hakkıdır . ” diyerek bu hususu düzenlemiştir. İşçinin izin hakları, cenaze izni, yıllık izin hakkı, mazeret izni, ubgt nedir gibi başlıklar aşağıda açıklanmıştır.

Aşağıda işçinin izin hakları başlığı altında İş Kanunu’nda tanına çeşitli izin hakları ve bunların kullanılış biçimleri üzerinde durulacaktır. Bu izin haklarına uyulmaması halinde ortaya çıkacak yaptırımlar da ayrıntılı şekilde açıklanacaktır.

HAFTA TATİLİ HAKKI

İşçinin izin hakları incelenirken değinilmesi gereken ilk ve en önemli konu işçinin hafta tatili hakkıdır. Hafta tatili, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesinde düzenlenmiştir ;

Hafta tatili ücreti
Madde 46 – Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.
Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir.

Bu madde metninde Türkiye’deki işçilerin hafta tatili hakkı ve hafta tatilinde çalışmaları durumunda alacakları ücretle ilgili bilgiler bulunmaktadır. Özetle:

  1. Hafta Tatili Hakkı: İşçilere kanun koyucu tarafından bir haftalık (yedi günlük) zaman dilimi içinde kesintisiz 24 saat dinlenme hakkı verilmektedir. Bu dinlenme süresi hafta tatili olarak adlandırılmaktadır.
  2. Hafta Tatilinin Günü: Türk Borçlar Kanunu’nun 421. maddesine göre hafta tatili, kural olarak pazar günü olarak düzenlenmiştir. Ancak, işin şartları, durumu ve diğer koşullar buna imkan vermezse hafta tatili başka bir gün olarak tayin edilebilecektir.
  3. Hafta Tatilinde Çalışma Durumu: Normalde hafta tatilinde işçi çalışmaz. Ancak, ülkenin ve işin ihtiyaçlarına göre bazı durumlarda işçilerin hafta tatilinde de çalışması gerekecektir.
  4. Hafta Tatilinde Çalışan İşçinin Ücreti: Hafta tatilinde çalışan işçinin günlük ücretine ek olarak, normal günlük ücretinin 1,5 katı daha eklenerek ücreti belirlenecektir. Yani, işçinin günlük ücreti 60 lira ise hafta tatilinde çalıştığı gün için alacağı ücret 60 x 1,5 = 90 lira olacaktır.

Toplamda, hafta tatilinde çalışan işçi normal günlük ücretine 1,5 katı ek ücret alarak toplamda günlük ücretinin 2,5 katına tekabül eden bir ücret alır. Örneğin, işçinin günlük ücreti 60 lira ise hafta tatilinde çalıştığında toplam ücreti 60 x 2,5 = 150 lira olacaktır.

Bu düzenlemeler, işçilerin sosyalleşmesini ve birlikte vakit geçirmesini sağlamak amacıyla hafta tatilinin genel olarak pazar günü kullanılmasını öngörmektedir. Ancak özel durumlarda bu gün değiştirilebilecektir. Hafta tatili ve ücretlendirme konusunda İş Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan bu düzenlemelere işverenler ve çalışanlar tarafından dikkat edilmelidir.

YILLIK İZİN HAKKI

Yıllık izin hakkı, işçilere dinlenme ve tatil yapma imkanı sağlayan önemli bir haktır. İşçiler, bir yıl boyunca çalıştıkları süre boyunca yıllık izin hakkı kazanırlar. Haftalık tatillerden farklı olarak, yıllık izin hakkı için işçinin belirli bir kıdeme sahip olması gerekmektedir. İşçinin yıllık izin kullanabilmesi için bir yıl boyunca aynı işyerinde çalışmış olması gerekmektedir.

Yıllık izin süreleri İş Kanunu’nda belirlenmiştir ve işçinin kıdemine göre değişiklik gösterir. İşçilerin yıllık izin süreleri aşağıdaki şekildedir:

  • 1 yıldan 5 yıla kadar kıdeme sahip işçilerde: 14 gün
  • 5 yıldan fazla ve 15 yıldan az kıdeme sahip işçilerde: 20 gün
  • 15 yıl ve daha fazla kıdeme sahip işçilerde: 26 gün

Bu süreler, iş yerinin iç yönetmeliği veya toplu iş sözleşmesi ile artırılabilmektedir. Ancak işveren, işçinin yıllık izin sürelerini azaltamaz. Yani, en az İş Kanunu’nda belirlenen süre kadar izin verilmesi gerekmektedir.

İşçinin yıllık izinlerinin kullanımı önemlidir. İşçi, yıllık iznini istediği zaman kullanamaz. İşverenle işçi, yıllık iznini ne zaman kullanacağı konusunda mutabık kalmalıdır. İşçi, işverenle belirledikleri tarihte yıllık iznini kullanır. Ancak işveren, işçinin yıllık iznini engelliyor veya bir türlü iznini kullandırmıyorsa, işçi yıllık izin hakkının kullanılmaması sebebiyle iş akdini haklı nedenle feshedebilecektir. İş akdinin sona ermesinden sonra yıllık izin hakkı, yıllık izin ücretine dönüşür. İşçi, açacağı bir işçilik alacağı davasıyla bu ücretin işverenden tahsilini sağlayabilecektir.

İşçinin hizmet akdi türü, yıllık izine etki etmez. İşçinin belirli süreli veya belirsiz süreli bir iş akdiyle çalışması veya kısmi veya tam zamanlı olarak çalışması, yıllık izin hakkını etkilemez. İşçi, her durumda yıllık izin hakkı kazanır.

Yasal olarak yıllık izin bölünerek kullanılamaz. Ancak işçi ve işveren arasında anlaşma sağlanması halinde, tarafların anlaşmasıyla yıllık izin bölünebilecektir. Bu durumda, yıllık izinler en az 10 günlük bir süreyi kapsamalıdır.

Özetlemek gerekirse:

  1. İşçiler, bir yıl boyunca çalıştıkları sürece yıllık izin hakkına sahiptir.
  2. İşçinin yıllık izin hakkını kullanabilmesi için belirli bir kıdeme sahip olması gerekmektedir.
  3. Yıllık izin süreleri İş Kanunu’nda belirlenmiştir ve kıdeme göre değişiklik gösterir.
  4. İşçi ve işveren, yıllık iznin ne zaman kullanılacağı konusunda mutabık kalmalıdır.
  5. İşveren, işçinin yıllık iznini engelleyemez veya kullandırmazsa, işçi haklı nedenle iş akdini fesheder.
  6. İş akdinin sona ermesinden sonra kullanılmamış yıllık izin hakkı, yıllık izin ücretine dönüşür ve işçi bu ücreti talep eder.
  7. İşçinin hizmet akdi türü veya çalışma şekli yıllık izne etki etmez.
  8. Yasal olarak yıllık izin bölünerek kullanılamaz, ancak tarafların anlaşmasıyla bölünme sağlanabilecektir.

Yukarıdaki bilgiler, genel bir özet niteliği taşımaktadır.

DOĞUM İZNİ

Doğum izni, bir kadın işçinin hamile kalması ve ardından doğum yapması durumunda verilen izindir. Türkiye’de İş Kanunu uyarınca, kadın işçilere tanınan doğum izni süresi belirlenmiştir. Bu süre, doğumdan önce sekiz hafta ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplamda onaltı haftadır.

Eğer kadın işçi çoğul gebelik durumunda ise, doğumdan önceki çalışma süresine iki hafta ekleniecektir. Yani toplamda onsekiz hafta izin süresi verilecektir. Bu durumda, hamileliğin ilerleyen aşamalarında daha fazla dinlenme ve hazırlık yapma imkanı sağlanır.

Ancak, kadın işçinin sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun izni ile doğumdan önceki üç haftaya kadar iş yerinde çalışabilmesi mümkündür. Yani, kadın işçi isteği ve doktorun onayıyla, doğuma üç hafta kala da çalışabilir. Bu durumda, doğumdan önce çalışılan süreler doğum sonrası sürelere eklenir.

Doğum izni süresince, kadın işçiye ücreti işveren tarafından ödenir. İşveren, kadın işçinin doğum izni süresi boyunca işten çıkarmasını yapamaz. Aksi takdirde, işveren hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.

Bu düzenlemeler, kadın işçilere hamilelik ve doğum sürecinde gerekli dinlenme ve iyileşme sürelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Böylece, işçilerin sağlıklarını koruyabilmeleri ve doğum sonrası döneme daha iyi hazırlanabilmeleri sağlanır.

MAZERET İZNİ HAKKI

4857 Sayılı İş Kanunu’nun Ek Madde 2’de tanımlanan mazeret izni hakkı kendi içinde başlıklara ayrılmaktadır. Mazeret izni hakkı için genel bir tanımlama yapılacak olursa ; işçinin özel hayatı ile ilgili ortaya çıkan birtakım gelişmeler sebebiyle işe gelememeleri durumudur. İş Kanunu’na göre işçinin mazeret izni hakkını kullandığı ve mazeretli olduğu günlerde de işçi çalışıyormuş gibi ücrete hak kazanır ve o aya ilişkin ücreti tam olarak ödenir. Dolayısıyla mazeret izni ücretli izin kategorisinde değerlendirilecektir.

Mazeret izninin işveren tarafından kullandırılmaması halinde işçinin iş akdini haklı nedenle feshetmesi mümkündür. Ancak bu izne karşılık gelen ücretin fesih sonrasında tıpkı yıllık izin ücreti gibi işverenden talep edilmesi söz konusu değildir. Zira Yargıtay’ın da süre gelen içtihatları gereği mazeret izni sebebe bağlı olduğundan doğduğunda kullanılmalıdır. Kullanılmadığı takdirde ücrete dönüşmesi söz konusu değildir.

Yukarıda da belirttiğimizi üzere mazeret izni kişinin özel hayatında ortaya çıkan bazı gelişmeler neticesinde kullandırılır. Bu sebeple mazeret izni bu kişisel sebeplere göre kendi içinde başlıklara ayrılmıştır. Aşağıda bu izin türleri ayrıntılı şekilde incelenecektir.

EVLİLİK İZNİ

Evlilik izni, mazeret izinleri kapsamında değerlendirilen bir izin türüdür. Bu izin, çalışan bir işçinin evlendiği süre boyunca işinden ayrılmasına ve ücretli izin hakkı elde etmesine olanak sağlar. Evlilik izni, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun Ek Madde 2’sinde düzenlenmiştir.

Evlilik izni, işçinin evleneceği tarihten itibaren başlar ve belirli bir süre boyunca devam eder. İş Kanunu’na tabi çalışan işçiler için evlilik izni süresi 3 gündür. Bu süre, evlilik nedeniyle işçinin iş yerinden ayrılmasına ve evlilikle ilgili düzenlemeleri yapabilmesine imkan tanır.

İşçi, evlilik iznini kullanabilmesi için işverene evleneceğine dair belgeleri ibraz etmek zorundadır. Bu belgeler arasında, nikah gününün alındığını gösteren bir belge yeterli olur. İşçi, evlendikten hemen sonra evlilik iznini kullanmak istiyorsa, nikah cüzdanını da göstermek durumundadır.

Evlilik izni, işçinin ücretli bir izin hakkı olduğu için işveren tarafından ücretli olarak karşılanır. İşçi, evlilik izni süresince normal ücretini almaya devam eder. Ayrıca, bu süre boyunca işveren, işçinin işten ayrıldığı süreleri mazeret izni olarak değerlendirir ve işçiye herhangi bir ceza ya da kesinti uygulamaz.

Bu bilgilere dayanarak, evlilik izni çalışan bir işçinin evlenme sürecinde işinden ayrılarak ücretli izin hakkı elde ettiği ve bu iznin süresinin 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre 3 gün olduğu sonucuna varabiliriz.

Peki evlilik izni kaç gündür ? İş Kanunu’na tabi çalışan işçiler için evlilik izni 3 gün olarak belirlenmiştir. (İşçinin İzin Hakları)

CENAZE İZNİ

Cenaze izni, işçinin anne, baba, eş, kardeş veya çocuğunun ölümü durumunda, işveren tarafından işçiye verilen bir izindir. Bu izin, Kanunlar tarafından belirtilen yakın akrabaların ölümüne bağlı olarak kullanılabilir ve cenaze izni başlığı altında düzenlenir. Diğer bir deyişle, başka bir kişinin ölümü durumunda bu izin verilmez.

Cenaze izni, mazeret izinleri kapsamında değerlendirilir ve genellikle 3 gün sürelidir. Bu süre, evlilik izni gibi belirli bir süreyle sınırlıdır ve hafta tatiline veya diğer tatillere denk gelse dahi izin süresi uzamaz. Kanun, sadece “3 gün” ifadesini kullanmıştır ve “3 iş günü” ifadesini kullanmamıştır.

Ölüm izni, işveren tarafından sağlanmazsa, işçi haklı bir nedenle iş sözleşmesini feshedebilir. Ancak cenaze izni, işçinin ücretli bir izne dönüşmesini sağlamaz. Yani, işçi cenaze izni kullanırken normal maaşının yanı sıra ek bir ödeme alamaz.

Cenaze izni, işçinin acı ve zorlu bir dönemde ailesine destek olabilmesi için önemli bir fırsat sağlar. İşverenler genellikle bu tür durumlarda esneklik gösterir ve işçinin cenaze törenine ve aileyle birlikte olmaya zaman ayırmasına izin verirler.

BABALIK İZNİ

İş Kanunu uyarınca babalık izni, eşi doğum yapan erkek çalışana verilen bir mazeret iznidir. Kanun koyucu tıpkı anneye doğum izni vermesindeki amaç ile babaya da eşi ve çocuğu ile ilgilenebilmesi için babalık izni vermiştir. İş Kanunu uyarınca babalık izni 5 günüdür. Babalık iznine ilişkin ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayarak bu konu hakkındaki makalemize ulaşabilirsiniz.

Son olarak belirtmemiz gerekir ki işçilerin en az %70 oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun bulunması halinde bu çocuğun tedavisinin sağlanması amacıyla eşlerden yalnız biri ; toptan veya bölerek kullanmak suretiyle bir yılda 10 gün izin alabilir. (İşçinin İzin Hakları)

UBGT NEDİR ?

Ulusal bayram ve genel tatilin kısaltması olarak UBGT nedir sorusu uygulamada sıkça sorulmaktadır. UBGT nedir sorusunun cevabı, Ulusal Bayram Ve Genel Tatiller Hakkında Kanun tarafından belirlenen tatil günleridir. Bu tatiller ;

  • 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı (28 Ekim öğleden sonra başlayarak 29 Ekim günü devam eder)
  • Yılbaşı (1 Ocak Günü)
  • 1 Mayıs İşçi Bayramı
  • 15 Temmuz Demokrasi Bayramı
  • 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
  • 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
  • 30 Ağustos Zafer Bayramı
  • Ramazan Bayramı (Arefe günü öğleden sonra başlar ve 3 günlük bayramda da sürer)
  • Kurban Bayramı (Arefe günü saat öğleden sonra balar ve 4 günlük bayramda da sürer)

Bu sayılan günlerde işçi kural olarak çalışmaz. Çalışmamasına rağmen ücretini tam olarak alır. Ancak uygulamada kimi zaman ihtiyaç sebebiyle bu tatil günlerinde de işçi çalıştırılmaktadır. Bu durumda işçi çalıştığı gün için normal günlük ücretinin iki katına hak kazanacaktır. Örneğin işçinin günlük ücreti 50 TL ise ; UBGT’de çalıştıysa alacağı ücret o gün için 100 TL’dir. İşçi bu tatillerde çalıştırılmasına rağmen hak ettiği ücret hiç veya eksik ödendiyse ; işçi iş akdini haklı nedenle feshedecektir. Sonrasında açacağı bir işçilik alacağı davası ile hak ettiği UBGT ücretlerini ; faizi ile birlikte işverenden talep edecektir.

SIK SORULAN SORULAR

Mazeret iznine hafta sonu dahil mi ?

Yukarıda da belirttiğimiz üzere mazeret izinlerinde kanun koyucu iş günü kalıbını değil gün kalıbı kullanmıştır. Bu sebeple mazeret iznine hafta sonu dahil değildir. Örneğin mazeret izninin bir bölümü hafta tatiline denk gelirse bu durumda izin bu kısım kadar uzamayacaktır.

Çalışanların izin hakları nelerdir ?

İş Kanunu uyarınca çalışanların yıllık izin, hafta tatili, mazeret izni, doğum izni gibi birçok izin hakkı bulunmaktadır. Bu izinlerin gerektiği şekilde kullandırılmaması halinde işçi iş akdini haklı nedenle feshedebilecektir.

“İŞÇİNİN İZİN HAKLARI” için 3 yorum

  1. T.C. Devleti Yetkililerinin Dikkatine;
    Bolu il Emniyet Müdürlüğü Lojistik Şubesi, 2. kademe Amirliğinde 07/12/1983 tarihinden emekli olduğum 01/11/2004 tarihine kadar Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümü Mezunu diplomayla ve Oto Motor Ustası Unvanıyla çalıştım.
    EGM ve Türk Metal Sendikası ile 01/08/1990 yılında yapılan Toplu Sözleşme ile Oto Motor Ustası unvanlı işçi ücretleri, Endüstri Meslek Lisesi Mezunu işçi ücreti, Düz Lise işçi Ücreti ve Ortaokul Mezunu işçi ücretleri Unvanlar ve Diplomalar yok sayılarak bütün işçilerin ücretleri unvansız işçi ve ilkokul seviyesine çekilmiş ve bu uygulamaya 7 yıl devam edilmiştir. Daha sonra itiraz dilekçelerim üzerine işçi ücretlerinde eğitim seviyesine göre cüzi bir miktarda 01/08/1997 yılında iyileştirme yapılmış fakat Oto Motor Ustası Unvanlı işçinin de Oto Motor Ustası Unvanı yok edilerek saat ücreti Endüstri Meslek Lisesi herhangi bir bölüm Mezunu işçi ile aynı eşit duruma getirilmiştir. Halbuki Oto Motor Ustası Unvanlı işçi olabilmeniz için en az Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümü Mezunu olmanız şartı işe başlarken belirtilmişti. Sınav birincisi de olmanız gerekiyordu.
    01/11/2004 yılından emekli oldum. Emekli Maaşımın tespitinde Oto Motor Ustası Unvanımın, Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümü Mezunu olmamın,24,5 fiili hizmet Kıdemimin ve Medeni Durumumun Dikkate alınmadığını SGK yazılarından anladım. Bir de Memur emekli maaşı belirleme yöntemine bakın. Bakın ve işçilere yapılan köle ve ayrımcılık muamelesini görün.
    Özetle hem aktif çalışırken hem de emekli maaşımın tespitinde Diplomam, Unvanım,Kıdemim ve Medeni Durumum dikkate alınmayıp yok sayılarak yapılan köle ve ayrımcılık muamelesi için Türkiye de başvurmadığım idari merci kalmadı. Her resmi kurumdan aldığım cevap Türkiye de işçi köle ve ayrımcılığının ortadan kaldırılamayacağı yönündeydi. Bu yüzden iç hukuk yollarını tüketmeden AİHM başvurdum. Verilen cevap iç hukuk yollarının tüketilmesi yönündeydi. İç Hukuk yollarını tüketmem gayesiyle TBMM Dilekçe komisyonuna 28/08/2023 ve D28-1245 ile Türkiye de işçi Dursun YILMAZ’ a yapılan köle ve ayrımcılığın ortadan kaldırılamayacağına dair belge istedim. CİMER olarak aynı belgeyi sizden de istiyorum. TİHEK, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Adalet Bakanlığından da istiyorum. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığından da istiyorum. Türk Mahkemelerine T.C. Devletinin işçi olduğu için Dursun YILMAZ’ a yaptığı köle ve ayrımcılık muamelesini gösterip ispatlamam için gereklidir. T.C. Devleti Dursun YILMAZ’a köle ve ayrımcılık muamelesi yapıyor diye tekrar AİHM başvuracağım. İşçinin aylık maaşı hesaplanırken hem aktif hem de emekli işçi iken Diploması, Unvanı,Kıdemi ve Medeni durumu dikkate alınmazken Memura gelince hepsi dikkate alınıyor. Buna Avrupa hukuk sisteminde kölelik ve ayrımcılık deniyor. Kölelik hak kayıplarında zaman aşımı da yok.
    Arz ederim.

  2. Türkiye de Dursun YILMAZ’ a 30 yıl 10 aydır aylık maaş tespitlerinde Diploması,Unvanı,Kıdemi ve medeni durumu yok sayılmak suretiyle yapılan köle,ikinci sınıf vatandaş,ayrımcılık,aptal,hayvan ve robot muamelesine son verebilecek Türkiye de ne Devlet var ne de Hükümet var.Hepsine resmi başvurularım var.

  3. Dursun YILMAZ

    Türkiye de aktif çalışan ve emekli işçilerin aylık maaş hesabında işçinin diploması,Mesleki Kıdemi,Mesleki Unvanı ve Medeni durumu Devlet tarafından dikkate alınmıyor.Bütün işçilere köle muamelesi ve ayrımcılık yapılıyor.Diplomalı ve unvanlı işçi olduğum halde Emniyet Genel Müdürlüğü 01/08/1990 yılından 01/11/2004 tarihine kadar ilkokul mezunu ve unvansız işçi maaşı verdi.SGK emekli işçinin diplomasını,kıdemini,unvanını ve medeni durumunu kabul etmiyor.Yok sayıyor.Türkiye de işçiye yapılan köle muamelesini çözecek Devlet ve kurumları yok.Bende belgeli ispatı var.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Call Now Button