İçindekiler
- 1 TCK 155
- 2 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN FAİLİ VE MAĞDURU
- 3 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN UNSURLARI
- 4 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNDA DAHA AĞIR CEZA VERİLMESİNİ GEREKTİREN NİTELİKLİ HALLER
- 5 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNDA MANEVİ UNSUR
- 6 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA CEZASI
- 7 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU UZLAŞMA KAPSAMINDA MIDIR ?
- 8 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU ADLİ PARA CEZASI VE HAGB
- 9 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU ETKİN PİŞMANLIK
- 10 GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN KOVUŞTURMA USULÜ, YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
- 11 TCK 155 YARGITAY KARARLARI
- 12 TCK 155 – Şikayet Süresi
Güveni kötüye kullanma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 155. Maddesinde ; “Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır .” denilmek suretiyle cezai yaptırıma bağlanmıştır. TCK’nın 155. maddesinin 2. fıkrasında güveni kötüye kullanma suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri yaptırıma tabi tutulmuştur. Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası (TCK 155 ) hakkında detaylı bilgi için makalemizi okuyabilirsiniz.
TCK 155
Bu suç ile ilgili olarak öncelikli olarak belirtmemiz gereken husus, korunan hukuki değerdir. Güveni kötüye kullanma suçu ile korunan hukuki değer kişinin mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet hakkı gerek Anayasa gerekse de uluslararası sözleşmelerde düzenlenen en önemli kişi haklarındandır. Bu suç tipini düzenlemekle kanun koyucu kişinin mülkiyet hakkını koruma altına almıştır.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN FAİLİ VE MAĞDURU
Güveni kötüye kullanma suçu fail açısından bir özellik göstermez, gerçek kişiler bu suçun faili olur. Bununla birlikte herkes bu suçun mağduru olabilmektedir. Ancak bazı özel düzenlemeler nedeniyle mağdurun sıfatı cezaya etki eder.
Yukarıda da belirtildiği üzere suçun faili ve mağduru herkes olabilmektedir. Ancak suçun nitelikli halinde düzenlendiği üzere bu suç ;
- meslek ve sanat,
- ticaret veya hizmet ilişkisinin
- ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin
gereği olarak malın tevdi edildiği kimse tarafından işlenmesi failin sahip olduğu özellik gereği daha ağır cezayı gerektiren haldir.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN UNSURLARI
Güveni kötüye kullanma ,
- başkasına ait bir mal üzerinde zilyetliği kendisine devredilmiş şahıs tarafından ;
- kendisine veya üçüncü bir kişiye yarar sağlamak maksadıyla
- bu zilyetliğin devir amacı dışında tasarruf yapma veya devir olgusunu inkar etme suretiyle işlenmektedir.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere güveni kötüye kullanma suçu, (TCK) 155. maddesinde düzenlenen bir suçtur.
Bu suç, bir kişinin, başkasına ait bir mal üzerinde zilyetliği kendisine devredilmiş olmasına rağmen,
kendisine veya üçüncü bir kişiye yarar sağlamak amacıyla ,
bu zilyetliği devir amacı dışında kullanması veya devir olgusunu inkar etmesi şeklinde işlenir.
Zilyetlik, bir malın fiili olarak kullanma, elinde bulundurma ve üzerinde tasarrufta bulunma hakkını ifade eder. Zilyetlik, malın sahibi tarafından başkasına geçici olarak devredilmiş olabilir.
Örneğin, bir kişi, arabasını tamir ettirmek için bir tamirciye bıraktığında, tamirciye arabasının zilyetliği geçici olarak devredilmiş olur.
Güveni kötüye kullanma suçu, bu geçici devir sırasında, zilyetliği kendisine devredilen kişinin malı başkasına veya kendisine yarar sağlamak için kullanması veya devir amacı dışında tasarrufta bulunması durumunda işlenir. Örneğin, bir tamirci, kendisine arabasının zilyetliği geçici olarak devredilen müşterisinin arabasını, müşterisinin rızası olmadan başka bir müşteriye ödünç verirse, bu eylemi güveni kötüye kullanma suçu olarak kabul edilmektedir.
Güveni kötüye kullanma suçu, malın sahibinin rızasına ihtiyaç duymadan işlenmektedir. Suçun işlenmesi için yeterli olan tek şart, zilyetliği kendisine devredilen kişinin, malı başka bir amaçla kullanması veya devir olgusunu inkar etmesidir.
Güveni kötüye kullanma suçu, diğer suçlarla benzerlik gösterir. Ancak, güveni kötüye kullanma suçu, dolandırıcılık veya hırsızlık gibi diğer suçlardan farklıdır. Çünkü bu suç, mal veya paranın sahibinin rızasına ihtiyaç duymaz. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçu, suç işleyen kişilerin sıklıkla başvurdukları bir suçtur.
Sonuç olarak, güveni kötüye kullanma suçu, bir mal üzerinde zilyetliği kendisine geçici olarak devredilen kişinin, bu zilyetliği devir amacı dışında kullanması veya devir olgusunu inkar etmesi şeklinde işlenen bir suçtur. Bu suç, TCK kapsamında düzenlenmiştir. Ayrıca malın sahibinin rızasına ihtiyaç duymadan işlenebilmektedir.
Suça Konu Eşyanın Mülkiyetinin Başkasına Ait Olması
Suça konu eşyanın mülkiyetinin başkasına ait olması gerekir. Zira kanun açıkça mülkiyeti başkasına ait olup da zilyetliği kendisine devredilmiş kişi tarafından bu suçun işleneceğini düzenlemiştir. Bu noktadan belirtmemiz gerekir ki bu mal taşınır veya taşınmaz olabilir.
Suça Konu Eşyanın Zilyetliği Bizzat Malik Tarafından Devredilmiş Olması
Zilyetliğin devrinin bizzat malın sahibi yani malik tarafından olması gerekmektedir. Örneğin zilyetlik olan bir kişinin rızası olmaksızın eşyayı satan kişi ; güveni kötüye kullanma suçunu değil hırsızlık suçunu işlemiş olur. Çünkü burada malın sahibi ile arasında zilyetliğin devrine ilişkin sözleşme olan şahıs başkasıdır.
Suça Konu Eşyanın Zilyetliğin Bir Sözleşme İle Devredilmiş Olması
Güveni kötüye kullanma suçunun en önemli unsurlarından birisi ; suça konu eşya üzerindeki zilyetliğin geçerli bir sözleşme ile faile devridir. Zilyetlik bir eşyayı elinde bulundurma, kullanmakta olma durumudur. Kimi zaman eşya üzerindeki mülkiyet hakkı ile zilyetlik ayrı kişilerde bulunabilmektedir. Örneğin bir arabanın maliki (A) kişisi olurken , zilyetliği aracı kiralayan (B) kişisinde olabilecektir.
Güveni kötüye kullanma suçunda zilyetliği geçerli bir sözleşmeye dayanarak elinde bulunduran fail bu sözleşme hükümlerine aykırı olarak hareket etmesi gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken husus yapılan sözleşmenin geçerli bir sözleşme niteliğinde olmasıdır. Örneğin taraflar arasındaki sözleşme hile, cebir suretiyle irade sakatlanması sebebiyle zaten geçersizse ; fail geçersiz sözleşmenin gereklerine aykırı olarak tasarrufta bulunuyorsa burada güveni kötüye kullanma suçu değil dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Belirtmemiz gerekir ki burada sözleşmenin yazılı ya da sözlü olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Sözleşme yazılılık şekil şartına tabi olmadığı sürece sözlü olarak da yapılabilecektir.
Zilyetliğin Devir Amacı Dışında Tasarrufta Bulunmuş Veya Devir Olgusunun İnkar Edilmiş Olması
Suçun oluşabilmesi için en önemli unsur ;
- failin zilyetliğin devir amacına aykırı hareket etmesi
- veya devir olgusunu inkar ederek hareket etmesidir.
Zilyetliğin devri bir sözleşme ile belirli bir amaç için bir kimseye yapılacaktır. Eğer bu amaca aykırı olarak eşya üzerinde tasarrufta bulunulursa güveni kötüye kullanma suçu ortaya çıkar.
Örneğin;
bir arabanın zilyetliği kullanmak üzere (A) ‘ ya devredilmiş
ancak (A) bu aracı günlük olarak başkalarına kiralayarak gelir elde etmişse
artık amaca aykırı tasarrufta bulunma söz konusu olacağından güveni kötüye kullanma suçu oluşur.
Ya da (A) gidip aracı boyatırsa yine aynı sebeple suç oluşmuş olur.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNDA DAHA AĞIR CEZA VERİLMESİNİ GEREKTİREN NİTELİKLİ HALLER
Bu suç için daha ağır ceza verilmesini gerektiren haller TCK madde 155/2 ‘ de düzenlenmiştir. Buna göre ;
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Burada kanun koyucu failin zilyetliği hangi amaçla elinde bulundurduğunu dikkate alan bir düzenleme yapmıştır. Maddeye göre suç meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da herhangi bir nedenle başkasının mallarını idare etme yetkisi kapsamında teslim edilmiş bir eşya hakkında işlenirse verilecek ceza bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası olarak düzenlenmiştir.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNDA MANEVİ UNSUR
Güveni kötüye kullanma suçu kastla işlenebilen bir suçtur. Genel kast yeterlidir, failin özel bir amaç taşıması gerekmez.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA CEZASI
- Bu suçun temel halinde ceza ; faile üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır .
- Güveni kötüye kullanma suçunun daha ağır ceza verilmesini gerektiren nitelikli halinde ise; cezası bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasıdır.
Bu suçla alakalı bilinmesi gereken bir diğer konu ise uzlaşmaya tabi olup olmamasıdır.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU UZLAŞMA KAPSAMINDA MIDIR ?
Güveni kötüye kullanma suçu uzlaşama kapsamında olan suçlardandır. Bu sebeple hakim veya savcı gerek soruşturma gerekse de kovuşturma evresinde taraflar uzlaşmaya teşvik eder.
Güveni kötüye kullanma suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan biridir. Bu suçun uzlaşma kapsamına alınmasının nedeni, suçun maddi boyutunun düşük olması ve taraflar arasındaki sorunların uzlaşma yoluyla çözülebileceği düşüncesidir.
Uzlaşma kapsamında olan bir suçta, mağdur ve fail arasındaki sorunların uzlaşma yoluyla çözülmesi amaçlanır. Bu nedenle, hakim veya savcı, gerek soruşturma aşamasında gerekse kovuşturma aşamasında tarafları uzlaşmaya teşvik eder. Bu teşvik, tarafların bir araya gelmesini sağlamak, sorunların neden kaynaklandığını anlamak ve uzlaşma yoluyla sorunların çözülmesine katkı sağlamak amacıyla yapılır.
Uzlaşma, suçun işlenmesi sonucu ortaya çıkan maddi ve manevi zararların telafisi, tarafların barışması ve ceza adaletinin sağlanması açısından da önemlidir. Ayrıca, uzlaşma halinde, suçun cezası da hafifletilebilir veya tamamen ortadan kaldırılabilir.
Ancak, uzlaşmanın sağlanması tarafların iradesine bağlıdır. Tarafların uzlaşmaya yanaşmaması halinde, soruşturma ve kovuşturma işlemleri devam eder. Dolayısıyla suçun cezası gerektiği gibi verilmektedir.
Sonuç olarak, güveni kötüye kullanma suçu, uzlaşma kapsamında olan bir suçtur. Dolayısıyla tarafların uzlaşması durumunda cezası hafifletilebilir veya tamamen ortadan kaldırılabilir.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU ADLİ PARA CEZASI VE HAGB
Adli para cezası işlenen suça karşılık hapis cezasıyla beraber veya tek başına hükmedilen ; belli miktar paranın ödenmesine ilişkin bir ceza türüdür. Güveni kötüye kullanma suçunda hapis cezası ile birlikte adli para cezasına da hükmedilecektir. Bu halde adli para cezası seçenek yaptırım değil hapis cezası ile birlikte düzenlenen yaptırımdır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılma işlediği suç belli bir ağırlığa ulaşmayan ve ilk kez suç işleyen sanığın hakkındaki mahkumiyet hükmünün açıklanmasının belli şartlar gerçekleştiği takdirde ertelenmesidir . Bu suç sebebiyle verilen hükmün ; diğer şartların oluşması halinde açıklanmasının geri bırakılmasına karar verir.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU ETKİN PİŞMANLIK
Güveni kötüye kullanma suçunda fail,
- mağdurun zararını aynen geri verme
- veya tazmin suretiyle tamamen giderirse ; etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanır.
Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde ; cezayı yarısına kadarı indirir.
GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNUN KOVUŞTURMA USULÜ, YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
- Güveni kötüye kullanma suçu şikayete tabi bir suçtur. Ceza soruşturmasının açılabilmesi için eşyanın sahibi olan kişinin şikayet etmesi gerekir. 6 ay içinde şikayette bulunulmalıdır.
- Bu suçta yetkili ve görevli mahkeme suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemesidir.
Güveni kötüye kullanma suçundan sanık ya da mağdur olan kişi ve yakınlarının teknik bilgi gerektiren bu tür davalarda; iyi ve tecrübeli bir ceza avukatı ile süreci yönetmesi menfaatlerine olacaktır. Ceza hukuku ile ilgili diğer makalelerimize buradan ulaşabilirsiniz.
TCK 155 YARGITAY KARARLARI
TCK 155/2 – Ticari İlişki Kapsamında Güveni Kötüye Kullanma
“Sanığın suç tarihi itibari ile yetkilisi olduğu …. Ltd. Şirketi ile katılan … Finansal Kiralama A.O. arasında … 24. Noterliği’nin 21/02/2007 tarih ve 8342 yevmiye numarasıyla finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı, sanığın şirket temsilcisi ayrıca müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı, bu kiralama sözleşmesi uyarınca 1 adet kumaş kesme makinesi ve ekipmanlarının teslim edildiği, sanığın kira bedelini ödememesi nedeniyle katılan şirket tarafından finansal kiralama sözleşmesinin feshedilmesine rağmen sanığın söz konusu iş makinalarını teslim etmeyerek güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; finansal kiralama sözleşmesinin tarafı konumunda bulunan sanığın kira konusu iş makinalarını ticari bir işletmenin faaliyeti çerçevesinde kiralamış olduğunun anlaşılması karşısında; eylemin, 5237 sayılı TCK’nin 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin ; suç vasfında hataya düşmek suretiyle eylemin 5237 sayılı TCK’nin 155/1 maddesini oluşturduğu….” (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 42064/13966, 28.12.2021)
TCK 155 – Şikayet Süresi
“…Sanığa yüklenen ve TCK’nin 155/1. maddesinde düzenlenen “güveni kötüye kullanma” suçunun takibinin şikayete bağlı bulunduğu, TCK’nin 73. maddesinde de şikayet süresinin “fiil ve failin öğrenildiği günden itibaren 6 ay” olduğunun belirtildiği ve şikayetin süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının yargılama şartı olarak kabul edildiği nazara alındığında; somut olayda suç tarihinin, ihtarnamelerin sanığa tebliğ edildiği 25.10.2010 tarihinden itibaren kendisine verilen 70 günlük sürenin sona erdiği 04.01.2011 tarihi olup, katılan şirket vekilinin suç tarihinden itibaren 6 aylık yasal şikayet süresi geçtikten sonra 12.11.2013 tarihinde şikayet hakkını kullanmış olması nedeniyle süresinde yapılmış bir şikâyetin bulunmaması nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği..” (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/3822 E., 2021/13044 K. 21.12.2021)
TCK 155 – Kira Sözleşmesi
“Sanık ile katılan arasında … 5. Noterliği’nin 20.12.2006 tarih ve 13803 yevmiye nolu işlemi ile aktedilen finansal kiralama sözleşmesi çerçevesinde sanığa teslim edilen suça konu iş makinasının, finansal kiralama borçlarının ödenmemesi nedeniyle katılan şirket tarafından Beşiktaş 1. Noterliği’nden gönderilen ve muhataplarına 01.02.2008 tarihinde tebliğ edilen ihtarnameye rağmen tanınan süre sonunda iade olunmadığı, bu surette sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda; mülga 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunundaki, sözleşmeden doğan davaların ticari dava niteliğinde bulunduğu yönündeki 31. madde hükmüne benzer bir düzenlemenin inceleme tarihinde yürürlükte bulunan ;
6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nda yer almaması ve finansal kiralama sözleşmesinin tarafı konumunda bulunan sanığın kira konusu iş makinesini bir işletmenin faaliyetleri çerçevesinde kiralamamış olduğunun anlaşılması karşısında; eylemin 6763 sayılı Kanun ile uzlaşma kapsamına alınan 5237 sayılı TCK’nin 155/1. maddesinde düzenlenen “basit güveni kötüye kullanma suçunu” oluşturduğu…” (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/37960 E., 2021/12057 K. 09.12.2021 – etiket: Güveni kötüye kullanma cezası
İLGİLİ YAZILARIMIZ
ADLİ PARA CEZASI (TCK 52) NEDİR ?
UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA SUÇU ( TCK 191 )
TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKMA SUÇU
DOKTOR HATASI SEBEBİYLE AÇILAN MALPRAKTİS DAVALARI
Geri bildirim: Mazeret Dilekçesi Örneği 2021 - Sarıkaya Karay Hukuk Bürosu