Fûru, klasik hukuk literatüründe ve günümüz Türk hukuk dilinde, bir kişinin altsoyu, yani çocukları, torunları ve onların çocukları gibi nesilden nesile aşağıya doğru devam eden hısımları ifade eder. Bu terim, özellikle miras hukuku ve aile hukuku alanında önemli bir yere sahiptir.
Fûru Nedir?
Fûru kelimesi Arapça kökenlidir ve “dal, budak” gibi anlamlara gelir. Hukuki bağlamda ise bir kimsenin soyundan gelen tüm bireyleri kapsar. Karşıtı olan terim ise **“usûl”**dür; usûl, bir kimsenin atası, yani anne, baba, dede, nine gibi yukarıya doğru olan kan hısımlarını tanımlar.
Miras Hukukunda Fûru’nun Önemi
Türk Medeni Kanunu’na göre, bir kişinin ölümü halinde geride bıraktığı miras, öncelikle onun fûru hısımlarına, yani çocuklarına ve onların alt soyuna kalır. Fûru hısımları, birinci derecede mirasçı sayılır.
Örnek Durumlar:
Ölen kişinin çocukları hayatta ise, miras doğrudan çocuklara bölüştürülür. Eğer çocuklar vefat etmişse, onların çocukları (torunlar) mirastan pay alır. Fûru yoksa, miras usûle, yani anne-baba ve onların soyuna geçer.
Fûru ve Hısımlık Dereceleri
Hısımlık Derecesi
Fûru Örnekleri
1. derece
Çocuklar
2. derece
Torunlar
3. derece
Torun çocukları
Bu dereceler, hem mirasın paylaşılmasında hem de veraset ilamlarının düzenlenmesinde dikkate alınır.
Sonuç
Fûru, bir kişinin soyundan gelen bireylerin tamamını ifade eden hukuki bir terimdir. Özellikle miras hukukunda çok büyük öneme sahiptir çünkü yasal mirasçılığın belirlenmesinde ilk sırada yer alan gruptur. Bir kimsenin fûrusu varsa, mirasın önce onlar arasında paylaştırılması gerekir; diğer mirasçılar (usûl, eş, kardeşler) daha sonra devreye girer. Bu nedenle, fûru kavramı hem teorik hem de pratik hukukta vazgeçilmezdir.