İçindekiler
Kemik kırıkları adli travmatolojide sık görülen yaralanmalardır. Bu tür yaralanmalar “basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek” ciddiyettedir . Dolayısıyla tüm travma olguları adli vaka sayılır ve kırığı olan hastalar için adli rapor düzenlenmesi gerekir . Adli tıp uzmanları, kırığın mağdurun günlük işlevlerini ne ölçüde etkilediğine göre bir şiddet derecesi verir. Kılavuzlara göre her kırık “hafif” (1 puan), “orta” (2–3 puan) veya “ağır” (4–6 puan) olarak sınıflandırılır . Yapılan çalışmalarda kırıklı olguların büyük çoğunluğunda yaralanmanın ağır düzeyde olduğu gözlenmiştir .
Kırık Türleri ve Özellikleri
Açık (bileşik) kırık: Travma sonrası cilt veya mukozada yırtık oluşur, kırık kemik dokusu dış ortama temas eder . Yumuşak dokudaki bu zedelenme nedeniyle enfeksiyon riski yüksektir ve yaralanma genellikle daha ağırdır .
Kapalı (basit) kırık: Cilt bütünlüğü bozulmamıştır, kırık kemik dışa çıkmaz . Enfeksiyon riski yoktur ve genellikle atelle veya alçıyla tedavi edilir.
Spiral (sarmal) kırık: Kemiğe ekseni boyunca dönen kuvvet (torsiyon) uygulandığında oluşan kıvrımlı kırık tipidir . Genellikle uzun kemiklerde (örneğin kol veya bacakta) görülür.
Komünit (parçalı) kırık: Kemiğin çok sayıda küçük parçaya ayrılmasıyla oluşan yüksek enerjili kırıklardır. Bu tür kırıklarda kemik ve çevre dokularda çok sayıda hasar meydana gelebilir.
Bu kırık türleri adli raporda özellikle açık/kapalı ayrımı ve kırığın görünümüyle ilgili bulgular açısından ayrıntılı kaydedilmelidir. Örneğin açık kırıkta ciltteki yaranın şekli, derinliği ve kemik görünürlüğü, kapalı kırıkta ise ciltte dışa yansıyan herhangi bir kesik veya ezilme not edilmeli; spiral kırıklarda ise travmanın dönme etkisi vurgulanmalıdır.
Yaralanma Dereceleri (Hafif, Orta, Ağır)
Adli tıpta kemik kırığı yaralanmalarının şiddeti mağdurun beden veya ruh sağlığının ne ölçüde bozulduğu esas alınarak belirlenir. Hafif derecede yaralanmalar (BTM ile giderilebilir yaralanmalar) genellikle günlük yaşamı fazla etkilemeyen küçük kırıklardır.
Orta derecede yaralanmalar ise kişinin bazı işlevlerinde kısmi kayıp veya zorlanmaya yol açar.
Ağır derecede yaralanmalar ise kişinin bedensel bütünlüğünü ciddi biçimde bozar; örneğin kalıcı işlev kaybı, kemikte çökme veya sinir yaralanması gibi durumlar ağır sınıfa girer. Adli Tıp Kurumu kılavuzuna göre her kemik kırığı bu şekilde puanlanır . Nitekim yapılan araştırmalarda, kırığı olan olguların %59,5’inde yaralanmanın ağır etkide olduğu belirlenmiştir .
Travmatik Etki ve Kırık Oluşumu
Kemik kırıkları genellikle yüksek enerjili travmalar sonucu ortaya çıkar. Örneğin trafik kazaları, yüksekten düşme, ezilme veya ateşli silah yaralanmaları ağır ve çoklu kırıklarla sonuçlanabilir.
Bir çalışmada trafik kazası nedeniyle başvuran hastaların %65,2’sinde birden fazla kemikte kırık saptanmıştır . Yine aynı çalışmada açık kırıkların çoğunun (%12,7’sinin) ateşli silah yaralanmalarında görüldüğü bildirilmiştir .
Bu bulgular, trafik kazası gibi kazaların çoklu kemiğe, ateşli silah yaralanmalarının ise doku bütünlüğü bozulan kırıklara yol açtığını göstermektedir. Buna karşılık basit düşme veya darbe gibi daha düşük enerjili travmalarda genellikle tek ve kapalı kırıklar oluşur. Örneğin incelemeye alınan olguların %87,3’ünde kapalı kırık, %12,7’sinde ise açık kırık saptanmıştır .
Hukuki Boyut (TCK’ya Göre Yaralama)
Türk Ceza Kanunu’na göre kemik kırıkları yaralama suçunun nitelikli halidir. Yeni TCK’nın 87/3. maddesi, kasten yaralama sonucu vücutta kemik kırılması veya çıkığı olursa cezanın artırılacağını belirtir .
Buna göre fail, mağdurun hayat fonksiyonlarındaki etki derecesine göre 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır . Örneğin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek küçük kırıklarda ceza göreceli hafif kalırken, ağır etkili kırıklarda (örneğin kalıcı sakatlık veya organ kaybı varsa) ceza çok daha yüksek olabilir .
Bu nedenle adli tıp raporunda kırığın varlığı ve şiddeti detaylı bir şekilde değerlendirilir; kırığın hastanın işlev kaybındaki rolü hukuki açıdan önem taşır.
Adli Raporlamada Dikkat Edilmesi Gerekenler
Adli rapor düzenleyen doktor, kemik kırığını saptamak ve belgelemek için mutlaka görüntüleme incelemelerine başvurmalıdır. Kırığı gösteren röntgen filmleri ve tomografi görüntüleri rapora eklenmeli ve korunmalıdır .
Ayrıca yaralanmayı belgelemek için açık kırıklardaki yara kenarları, doku kaybı ve sabit izler fotoğraflanmalıdır. İlk muayene ve tedaviyi yapan hekim de olay anı bulgularını (şişlik, kanama, deformite vb.) zaman kaybetmeden ayrıntılı biçimde kaydetmelidir . Adli raporda kırığın tipi (açık/kapalı), yeri ve kemik tutulum derecesi (parçalı mı, basit mi gibi) açıkça belirtilir.
Bu şekilde elde edilen veriler, kırığın travma şiddeti ve mağdurun işlev kaybındaki etkisini değerlendirmek için kullanılır. Özetle, kemik kırıklarında raporda radyografik bulguların not edilmesi ve görüntülerin saklanması ile vakanın travma ve tedavi sürecinin eksiksiz belgelenmesi adli sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından kritiktir .