Hukuk sistemimizde bazı özel durumlarda 6 haftalık sürelerin dikkate alındığı görülmektedir. Bu süreler kanunlarda açıkça düzenlenmiş olabilir ya da yargı içtihatları ile şekillenmiş uygulamalar kapsamında önem kazanabilir. Aşağıda, Türkiye’de yürürlükte olan yasal düzenlemelere ve uygulamalara göre 6 haftalık sürelerin öne çıktığı başlıca alanlar ayrıntılı şekilde ele alınmıştır.
Hukukta 6 Hafta Olan Sürelere İlişkin Detaylı Açıklamalar
1. Vadesi Belirtilmemiş Alacaklarda 6 Haftalık Bekleme Süresi (TBK m. 392)
Türk Borçlar Kanunu’nun 392. maddesi, borcun vadesi belirlenmemişse borçlunun alacaklıdan gelen ilk talep üzerine ödemeyi derhal yapmak zorunda olduğunu düzenler. Ancak uygulamada, Yargıtay kararları ve doktrinsel görüşler doğrultusunda borç verenin, yazılı bir ihtarname ile ödeme istemesinden sonra borçlunun ödemesi için makul bir süre tanıması gerektiği kabul edilmektedir. Bu makul süre genellikle 6 hafta olarak belirlenmiştir.
Önemli Noktalar:
- Borçlunun borcu ödemesi için yazılı talep zorunludur.
- Yazılı talebin yapılmasından itibaren 6 hafta süre geçmeden icra takibi başlatılırsa, bu işlem usule uygun sayılmaz.
- Yargıtay’a göre, süre dolmadan başlatılan icra takibi itiraza uğradığında, alacaklının açacağı itirazın iptali davasında talep reddedilebilir.
- Bu uygulamanın amacı, borçlunun kötü niyetli bir şekilde icra takibi tehdidi altında bırakılmamasıdır.
Bu 6 haftalık süre herhangi bir kanun hükmüyle açıkça belirtilmemiş olsa da, özellikle ödünç sözleşmeleri, emanet ilişkileri, veya sözlü borç verme durumlarında sıklıkla karşımıza çıkar. Uygulamada bazı hukukçular ve barolar bu sürenin makuliyet sınırı olduğunu kabul ederek uygulamaktadır (örneğin Mersin Barosu, Kutel Hukuk, Kadim Hukuk gibi kaynaklar bu görüşü desteklemektedir).
2. İş Hukukunda 6 Haftalık İhbar Süresi (İş Kanunu m. 17)
4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesine göre, işverenin işçiyi işten çıkarmadan önce ona önceden haber vermesi, yani ihbar süresi tanıması zorunludur. Bu süre işçinin kıdemine göre değişiklik gösterir. Özellikle işyerinde 1,5 yıldan fazla fakat 3 yıldan az çalışan bir işçi için tanınması gereken ihbar süresi 6 hafta olarak belirlenmiştir.
Detaylar:
- İhbar süresi verilmeden işçi işten çıkarılırsa, işverenden 6 haftalık brüt maaş tutarında ihbar tazminatı talep edilebilir.
- Bu süre zarfında işçi, her gün belli saatlerde iş arama izni kullanma hakkına sahiptir.
- İşçi de işverene ihbar süresi vermeden ayrılırsa, aynı şekilde tazminat sorumluluğu doğar.
- İhbar süresinin amacı hem işverene yeni işçi bulma, hem de işçiye yeni iş bulma fırsatı tanımaktır.
Bu hüküm kamu düzenindendir ve tarafların anlaşarak ortadan kaldırabileceği bir yükümlülük değildir. Dolayısıyla ihbar süresine uyulmaması hâlinde doğrudan tazminat sorumluluğu doğar.
3. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Haftalık Sürelerin Hesaplanması (HMK m. 92 ve m. 104)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda sürelerin nasıl hesaplanacağı açıkça düzenlenmiştir. Her ne kadar doğrudan “6 haftalık” özel bir süre yer almasa da, sürelerin haftalık olarak belirlenmesi durumunda nasıl işlemeye başlayacağı ve sona ereceği netleştirilmiştir.
Ana Kurallar:
- Süre hafta, ay veya yıl şeklinde belirlenmişse, başlangıç günü sayılmaz.
- Süre, başladığı günün haftadaki karşılığı olan günde sona erer. Örneğin Cuma günü tebliğ edilen bir kararın 6 haftalık süresi, bir sonraki 6. Cuma günü sona erer.
- Eğer sürenin son günü resmî tatile, adli tatile veya hafta sonuna denk gelirse, süre ilk iş gününe uzar.
- Eğer bu süre adli tatil süresine denk gelirse ve dava konusu adli tatil kapsamındaysa, HMK m. 104’e göre sona erme tarihi bir hafta uzatılır.
Bu genel hüküm, örneğin temyiz, istinaf, delil sunma veya dilekçeye cevap süresi gibi birçok durumda sürelerin doğru hesaplanmasını sağlar. Ancak 6 hafta özelinde bir dava hakkı süresi HMK’da bulunmamaktadır. Yine de uygulamada bazı ihtiyari işlemler için taraflar arasında 6 haftalık süreler kararlaştırılabilir.